7 Eylül 2024 Cumartesi

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bahsediyorum [bu konuyu toparlayabilirsen bravo sana]. Daha önce hiç o kadar büyük kalabalığı bir arada görmemiştim. Ne cep telefonu vardı ne de internet. Fotoğraf makinesi bile pek azımızın ulaşabildiği bir kaynaktı. O güne dair tek bir kare yok elimde ama gözümü kapatınca her şeyi hatırlıyorum gibi geliyor [yanındakiler farklı hatırlıyor biliyorsun, buradan devam etmeyelim lütfen]. Aradan geçen yıllarda müthiş yıldızları izledim (yıldız gözlemine de gittim ama konuyla ilgisi yok oraya girmeyeyim), tek kelimesini anlamadığım şarkılara ağladım [bu çok klasik], gitmediğim konserler bana sonrasında zehir oldu [bunu kimseye anlatamazsın, girme bu konuya rica ediyorum].

Uzun ömrüm geldi, geçiyor hala çok basit şeylere dikkat edilmediğini gördüğümden birkaç uyarı yazmak istiyorum. Hayatta kimsenin benim uyarılarıma ihtiyacı olmadığını biliyorum ama zaten kim okuyor bu yazıları!

Çocuklar!

Çoğu etkinlikte yaş sınırı oluyor ve bunun bir anlamı var. Eğer çocuğunuz Fazıl Say değilse (değil, bunu kabul edin lütfen) onu konsere, operaya, baleye sürüklemeyin. Bırakın azıcık büyüsün. Bu etkinlikler bir yere kaçmıyor. Baba sıkıldım diyen, kardeşinin saçını çeken oğlunuzu neden Kızıl Ordu Konserine getirip beni çıldırtıyorsunuz? Bunun ne ona faydası var, ne bize mahçup olan size. Çocuk bu konser, opera her neyse, için çıldırmıyorsa (siz de biliyorsunuz çıldırmıyor) getirmeyin onu yanınızda. Bırakacak kimse yoksa siz de gelmeyin rica ediyorum. Hepimizin izlemediği milyorlarca gösteri var, sizin de bu eksik kalsın.

Zamanında gelin

Her şehirde trafik var biliyoruz, biz (zamanında salona girenler) de bu salonda yaşamıyoruz. Sizin için oyunun başlamasını erteleyecek biri yoksa rica ediyorum hem geç kalıp hem de biletinizin olduğu yere geçmeye çalışmayın. Madem salona aldılar bulduğunuz ilk yere oturun. Telefonun flaşını açıp koltuk numaranızı bulmaya çalışmayın. Hayatta zaten çok az güzellik var, bizden bunu esirgemeyin. İçeri almadıklarında yakınlardaki bir yere oturun, arkadaşlarla sohbet edin. Hayatta daha güzel ne var zaten?

Saçlar, gözlükler, şapkalar

Salona gelirken kafanızın üstüne bir kafa daha koyacak topuzlar, at nalı gibi gözlükler veya neden kapalı alanda taktığınız belli olmayan şapkalar takmayın. Sizin de arkanızda insanlar var, kimse sizi görmeye gelmedi buraya. Tamam isterseniz şık giyinin ama görüşü engellemeyin.

Alkış

Klasik müzik eserlerinden başka hiçbir yerde sorun olmayan bir konu bu. Genel geçer bir kural olarak ilk siz alkışlamayın. Hangi konserde ilk alkışlayan hatırlanıyor? Bırakın genel izleyici alkışlasın, siz katılırsınız sonra. Belki parça henüz bitmedi, bir sessizlik olsa bile henüz alkışlamanız gerekmiyor olabilir. Sahnedekilere ayıp olmaz merak etmeyin. Operalarda aralarda alkış oluyor, bunu sahnedekinin halinden anlayacaksınız. Kimse sizi geç alkışladınız diye ayıplamayacak. Zaten etkinliğin parasını ödeyip görevinizi yerine getirdiniz, dert edecek bir şey yok.

Fotoğraf ve vidyo kaydı

Her etkinlikte fotoğraf çekmeyin, vidyo kaydı almayın diye anons yapılıyor. Bunu ciddiye almayın rica ederim. Dikkat edilecek iki şey var:
 
Birincisi telefonunuzun ekran parlaklığını düşürün. Alacağınız kaydı cam gibi görmenize gerek yok, kaydın kalitesini değiştiren bir şey değil bu. Eğer bu anın mutluluğunu yaşamak yerine kayıt alayım diyorsanız kendinizi frenlemeyin ve kayıtlarınızı her yerde paylaşın. Harika konserler izledim ve vizyonsuz organizatörler bunları kaydedip yayınlamadı. Sanki Youtube'da konser kaydı var diye konsere bilet almıyoruz! Burada tek kural var ekran parlaklığınızı en kısık seviyeye alın.
 
İkinci mevzu flaş açmayın. Elinizdeki o lanet telefonun flaşı kaç metre ötesini aydınlatıyor sanıyorsunuz? Diğer izleyicilerin görüşünü perişan ettiğiniz gibi kaydınız da daha kötü oluyor. Azıcık aklınızı kullanın flaşı açmayın.
 
Üçüncü olarak (iki demiştim biliyorum) izleyicileri kaydetmeyin. Kimse sizin kaydınızda yer almak istemiyor. Yüzüme telefonu tutarsanız benim de ona vurup elinizden düşürmemi kabul etmiş sayılırsınız veya bu konuyu o kalabalığın arasında, o hengamede tartışmanız gerekir, yapmayın bunu.

Lanet olası telefonlarınızı sessize alın

Bir operada, tiyatroda veya Overkill konserindesiniz. Gelen telefon eğer Ayşe tatile çıksın demeyecekse o telefona cevap verip hangi derde derman olacaksınız? Kıbrıs çıkartması öncesinde de baleye gitmeseniz sanki daha mantıklı değil mi? İki saat telefondan gelen bildirimlere bakmamış ve fiziksel bir hasar görmüş kimse olmadığından sizin de güvenli tarafta olduğunuz kabul edilebilir. Etkinliği izlemeye değil arkadaşlarınızla paylaşmaya gitmiş olmanız durumda bile ekran parlaklığını en aza alıp ne kadar harika bir yerde olduğunuzu anlatabilirsiniz. Bizi rahatsız etmeyin gerisi bizi ilgilendirmiyor.

Pet şişeler

Yanınızda pet şişede su getirirseniz onu açıp içerken mutlaka ses çıkartacaksınız. Çantanızda dursa bile yaslanacaksınız ve sizi de mahcup edecek sesler çıkacak. Elinizde tutsanız bu sefer de farkında olmadan onu sıkıp, bırakıp etrafı deli edeceksiniz. Salona gitmeden suyunuzu için ve o kahrolası pet şişeyi çöpe atın.

Teşekkürler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...