1 Ocak 2024 Pazartesi

Rakip - Emmanuel Carrère

Rakip yayınlandığı yıl Türkçe'ye çevrilmiş ve sonra unutulmuş, yeni baskısı yapılmamış bir roman. Gönül Akgerman'ın güzel Türkçesine rağmen Doğan Kitap'tan kimse kitabı basılmadan önce görmemiş eminim. Yoksa aynı sayfaların tekrar tekrar basılması 2000 yılında basılmış bir kitap için de kötü bir okuma deneyimi olacağı için bir düzelten olurdu herhalde.

Romanın adı, Rakip, Kitabı Mukaddes'te Şeytan için kullanılan ifadeden geliyor. Faili ve cinayetleri neden işlediği arka kapakta yazsa da olayların nasıl geliştiğini okuyucuya sürükleyici bir şekilde anlatan bir roman Rakip. Yazarın Kar Tatili adında sinemaya aktarılan bir romanı daha Türkçeye çevrilmiş ama onu okumaya henüz fırsatım olmadı (sırada bekleyen milyorlarca roman gibi).

Bir tıp fakültesi öğrencisinin girmediği bir sınava neden girmediğini açıklamamak için söylemeye başladığı yalanlar onu tamamen (hatta sadece) yalanlarla dolu bir hayata sürüklüyor. Yaşadığı yerde bir ofisi olmayan, hergün sınırdan geçip Dünya Sağlık Örgütünde çalıştığını, uluslararası toplantılara katıldığını ve çok kazandığını söyleyen bir hekim olarak bu yalan ve bomboş hayatını 18 yıl sürdürüyor Romand. Her yalanı başka bir yalanı örtmek için söylüyor ve doğal olarak bu başka bir yalana sürüklüyor onu. Anlatıcının da dikkat çektiği gibi bu yalanları kat kat açınca altından başka bir hayat da çıkmıyor. Romand başta böyle planlamamış olsa da sadece söylediği yalanların yükünden oluşan bir büyük yükle yaşıyor, tabi ki bu durum bir yere kadar devam ediyor. Yakınları ona güvendiklerinden (zaten birine yakın olmak güvenmek demek değil mi?) birikimlerini değerlendirsin diye ona emanet ediyorlar (bu da hiç değişmeyen bir dolandırıcılık şekli galiba). Zaten hiçbir geliri olmayan Roland bir eksik, bir fazla farketmez diyerek bu paraları harcarken bir gün geri ödemesi gerekeceğini ve o zaman bütün yalanlarının ortaya çıkacağını biliyor. Böyle bomboş ve gerçek olmayan bir adam olduğunu gördüklerinde yüzlerine nasıl bakacağım diyerek annesini, babasını, üç çocuğunu ve eşini öldürüp intihar etmeye çalışıyor (burası da şüpheli elbette, hayatındaki diğer her şey gibi) ama kurtarılıyor.

Rolandların görüştüğü ailelerin çevreleriyle hatta aileleri içinde yaşadıkları güvensizlik duygusu da çok sarsıcı ve belki telafisi mümkün olmayan hasarlar vermiş olmalı.

Yazar bütün ömrü yalanlarla, hatta sadece yalanlarla geçen Roland'ın ifadelerine temkinli yaklaşıyor ve döneminde bazılarının yaptığı gibi romantize etmiyor durumunu. İşlenen cinayetler de aklı başında kimsenin mazeret bulabileceği türden değil. Son 18 yılını sadece yalanlarla geçirmiş birinin (hele en yakınlarını öldürdüğü cinayetler de varken) yakalandığında artık yalan söylemesinin bir anlamı yok diyerek söylediklerinin doğru kabul edilmesi çok mantıksız olurdu herhalde. Söylediği yalanları zaten bir gerçeği kapatmak için söylememiş Roland. O kadar zaman gerçeklikten uzak durmuş birinin gerçeklik algısının bozulmuş olması kadar normal bir şey yoktur tahmin ederim.

Başı sonu belli bir cinayet romanı okumak isteyenlerin yeni baskısı olmasa da sahaflarda kolayca bulabilecekleri, okuyucuya aman yalan söylemeyin haa diye öğütler vermeyen güzel bir roman Rakip.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...