Gerçekleri dünyamızdan farklı zaman ve mekanları anlatan bilim kurgu ve fantastik edebiyatın harika bir örneği Kısa Bir Cehennem Ziyareti. Theodore Sturgeon'dan aktarılan “İyi bilim kurgu, iyi edebiyattır” sözünü doğrular nitelikte, Agustina Bazterrica'nın Leziz Kadavralar romanı kadar etkileyici bence. Yosun Erdemli'nin akıcı bir dille çevirdiği yazarın Türkçedeki tek kitabını Çınar Yayınları tek baskıyla bırakmış maalesef.
Romanın inançlı bir Hıristiyan olan kahramanı, Soren Johansson, öldükten sonra cehenneme gider. Yaşamında dinin gerektirdiği bütün görevleri yerine getirmiştir ama gerçek dinin Zerdüştlük olduğunu öğrenir (biraz geç olmuştur evet). Ahûra Mazda'nın cehennemi (herkes için tek bir cehennem olduğu da belli değildir ama kahramanımızın gittiği cehennem) çok katlı (ama gerçekten çok katlı) bir kütüphane gibidir. Binanın sağdan sola uzun (ama gerçekten uzun) koridorlarında tavana kadar kitaplar ve katların arasında da bir derin boşluk vardır. Cehennemdekilerin görevleri kendi hayatlarını anlatan kitabı bulmaktır. Bu kitabı bulan cehennemden çıkış biletini de bulmuş olacaktır ama görevi zorlaştıran şey (eğer imkansız değilse) kitapların tamamen rastgele karakterlerle dolu olmasıdır. Yani tamamen a'lardan ve noktalardan oluşan kitaplar da vardır ve rastgele dizilmişlerdir raflara. Bunun bizim evrenimiz için gerçekleştirilemez bir şey olduğu açıktır (ya da hepimiz belki okuduğumuz kitaplarda o kitabı arıyoruzdur) ama burası cehennemdir işte.
Cehennemde ziyaretçilerin barınma, temizlik ve beslenme ihtiyaçları giderilmektedir (bunların cehennemde bile birer ihtiyaç olması...). Her gece otomatik olarak uyuyup, sabah yenilenmiş olarak uyanırlar. Kendini kalıcı olarak öldürmek de mümkün değildir, bunu yapan yine ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi uyanır.
Soren'in ölmeden önceki eşi de yer yöne ışık yıllarınca uzanan bu cehennemin içindedir ama kısa zamanda (ileride zaman ölçüsü milyar yıllar olacaktır) ona ulaşamayacağını anlar. Küçük de olsa bir grup insanın olması cehennemi katlanılır kılan bir etken olur herhalde, bu büyük yerde konuşacak kimsenin olmaması ayrı bir eziyet olabilirmiş ama Ahûra Mazda o kadar da insafsız davranmamış. Bir grup insanın kontrol mekanizması olmadan bir arada olması durumunda Sineklerin Tanrısı ve Körlük'de olduğu gibi birilerinin gücü eline geçirmesi ve diğerlerine üstünlük kurması kurmacanın bile kaçamadığı bir gerçeklik sanırım. KBCZ'de de böyle olur ve Soren'in tek gerçek aşkı Rachel katlar arasındaki sonsuz boşluğa atlar, Soren atlayamadan yakalanır. Boşluk o kadar derindir ki ölmediğini bildiği Rachel'e asla bir daha ulaşamaz.
Sartre'ın meşhur "cehennem başkalarıdır" sözünü bozarak söylersek belki de "cehennem ötekinin olmayışıdır".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder