Başlarken nasıl birinin Bulgaristanla ilgili düşüncelerini okuyacağınızı söyleyeyim: Bulgaristan'a sadece kara yoluyla ve beş defa gittim, toplamda bir haftadan biraz uzun kaldım. Balkanları genel olarak çok severek geziyorum.
Bulgaristan nüfus yoğunluğu az, yemyeşil, tarihi ve doğası etkileyici bir ülke. Çok uzun yıllar birlikte yaşamış olduğumuzdan yabancılık çekilmeyecek ama doğu bloğu etkilerini de hala görebilmek için harika bir coğraya. Birçok gezi blogunda mekanlar ayrıntılı tarif edildiğinden ben kısa ip uçları yazayım istiyorum.
- Avrupa birliğindeki diğer ülkeler gibi Bulgaristan da schengen vizesi almayı gerektiriyor (yeşil pasaportunuz varsa vize gerekmiyor).
- Para birimi olarak Leva kullanılıyor ama oldukça fazla yerde Euro ile de ödeme yapmak imkanı oluyor. Kredi kartı büyük işletmelerde kullanılabiliyor ama çok küçük yerlerde ve yol kenarlarında bir şeyler almak için yanınızda bir miktar Leva bulundurmanız iyi olur. Kapıkule'den geçecekseniz gümrükte Leva almak mümkün. Ülke içinde de bütün döviz bürolarında aynı kurdan Euro-Leva dönüşümü yapılabiliyor.
- Neredeyse herkes İngilizce konuşuyor ama olur da anlaşamadığınız biri olursa Türkçe konuşmayı deneyin, Türkçe konuşanların sayısı da az değil.
- Avrupa'da yaz saati, kış saati değişimi yapıldığında aramızda bir saatlik fark oluyor.
- Bulgaristan'da şehirlerarası yollar bizde olduğu gibi şehirlerin içinden geçmiyor. Özellikle otoyoldan çıkmazsanız neredeyse hiçbir yerleşim yeri görmeden ülkeden bile çıkabilirsiniz. Otobanlarda yollar genellikle rahatsız etmeyecek kadar iyi ama bazı yollarda hem zemin kötü hem de kedi gözü reflektörünün bile olmadığı yollar mevcut.
- Otobanları kullanmak için giriş yapmadan önce kalacağınız süre için ücretleri ödemeniz gerekiyor. Kendi aracınızla yurtdışına çıkarken yeşil sigorta denen sigortalama işlemini de yaptırmalısınız.
- Başkent Sofya, Sovyet mimarisinin izlerini görebileceğiniz, her yanı parklarla ormanlarla çevrili çok güzel bir şehir. Parklardaki heykellere, ağaçlara, kiliselere bakarak dolaşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Yemekler ülke genelinde olduğu gibi çok lezzetli ve hesaplar kuru kaçla çarparsanız çarpın makul gelecektir.
- Plovdiv tarihiyle herkesi etkileyecek küçük bir şehir. Şehrin eski yerleşim yerlerini gezmek kadar merkezindeki kumarhaneleri ziyaret etmek de çok tercih ediliyor.
- Nazım'ın "Bir vapur geçer Varna önünden, uy Karadeniz`in gümüş telleri, bir vapur geçer Boğaz`a doğru., Nazım usulcacık okşar vapuru, yanar elleri..." diye bahsettiği Varna yemyeşil bir Karadeniz kenti. Elbette insanın sevdikleriyle mutlu olduğu her yer çok güzel ama Varna sonbaharı her yer rengiyle yaşayabilceğiniz, yazları da denizi ve sahilleri çok güzel olduğu söylenen bir şehir. Varna'da Стария Чинар isimli lokantada geyik eti ve kuzu tandır yemiş ve çok beğenmiştik. Rezervasyon yaptırmadan gittik ve yer bulabildik diye de söylemiş olayım.
- Varna'ya gidince bir gününüzü ayırıp Rusçuk'a da gitmek iyi fikir olabilir. Varna Rusçuk arasındaki yol gece karanlığında dönmek için uygun bir yol değil. Zemin kötü, virajlı ve yol kenarında reflektörler yok. Ya gece kalın, ya da karanlık basmadan rahatça dönün. Körleşme okurları Rusçuk'ta Elias Canetti adını görünce eminim çok mutlu olacaklardır.
- Burgaz ve Nesebar da yaz aylarında çok tercih edilen bize nispeten daha yakın ve çok güzel şehirler.
degerli hocam bu zamanlarda yurtdısına ancak bulgaristana gidebilicez gibi, paylaşım cok faydalı oldu :) tesekkürler
YanıtlaSil