20 Ekim 2015 Salı

Kindle Voyage çok güzel ama pahalı

Tam beş yıl önce Kindle hakkında olumlu, iki yıl önce de beğenmedim diye yazmıştım. Bir süre önce Kindle Voyage aldım, belki merak eden olur diyerek hakkında kısaca yazacağım.

  • Yeni Kindle paperwhite'tan 25gr daha hafif ve daha değişik bir tasarıma sahip. Açıp kapatma düğmesinin cihazın arkasına alınmasıyla görünürde hiç düğme kalmamış oldu. Paperwhite ile neredeyse aynı boyutlarda.
  • Sayfa çevirmek için cihazın iki yanında dokunmatik çalışan düğmeler var. Fotoğrafta sağ ve solda görünen dikine çizgiler ve üzerindeki noktalar basılı tutulduğunda sayfaları ileri geri çeviriyorlar. Elbette Paperwhite'ta olduğu gibi sayfa üzerine dokunmak da aynı işi hala yapıyor. Bana pek işlevsel gelmedi bu düğmeler. Hem hassasiyeti yeterli değil hem de sayfa üzerine tıklama kapatılamayınca çok anlamı kalmadı benim için.
  • Klavyeli modelden sonra kaldırılan kulaklık girişi Voyage'da da bulunmuyor maalesef.
  • Bence Voyage için en ciddi eksiklik hala 802.1x ağlara bağlanamıyor oluşu. Benim bildiğim Kindle harici bu işlemi yapamayan aygıt kalmadı piyasada.
  • Paperwhite ile birlikte gelen aydınlatmada yanlarda bulunan ledlerin arasında kalan alanda alacakaranlık bölgeler oluşuyordu. Paperwhite 2 almadığım için bu sorun onda çözülmüşmüydü bilemiyorum ama Voyage çok başarılı bir aydınlatma ile geliyor, hatta ışığı çevrenin aydınlığına göre otomatik ayarlayabiliyor.
  • Amazon diğer cihazları için sdk sunarken hala KDK (kindle development kit) bir muamma durumunda. Amazon keşke bunun önemini daha önce anlayabilseydi.
  • 4gb disk kapasitesi Kindle'lar için şimdiye kadar sunulan en büyük alan.
  • Tarayıcıyı geliştiren bir ekip yok bence Amazonda. Sene 2015 olmuş hala neyin deneysel tarayıcısını sunuyorlar anlamak mümkün değil.
  • Amazon bir çılgınlık yapıp yeni bir şarj girişi icat etmemiş :) Şarjı o kadar uzun gidiyor ki bir süre söyleyebilmek için aylarca kullanmış olmak gerekiyor.
Piyasadaki Kindle'lardan hangisini alayım diye sorarsanız:

  • Karanlıkta başka bir ışık kaynağı olmadan kitap okuma ihtiyacınız yoksa en düşük fiyatlı, Kindle Touch alın. 80$'ın karşılığını kesinlikle alırsınız. Zaten istediğiniz şey kitap okumak olduğundan çözünürlüğe çok takılmadan uzun süreler kullanabilirsiniz bu cihazı.
  • Kendi aydınlatması olsun, bir de çözünürlüğü daha yüksek olsun istiyorsanız (bunun için üzerinde çizimler olan kitap veya dergileri okuyacak olmalısınız) tercihiniz Paperwhite2 olmalı. 120$ biraz pahalı ama bütün ihtiyacınızı karşılayacaktır Paperwhite.
  • Piyasadaki en güzel tasarımlı cihazı alayım ama 80$ da fark vereyim derseniz 200$'a Voyage alın :) Voyage gerçekten çok başarılı bir ekitap okuyucu ama bence fiyatı çok fazla. Paperwhite ile arasında 80$ edecek bir yenilik yok.

14 Ekim 2015 Çarşamba

LibreOffice'in bir parçası olmak

LibreOffice 25 yıllık bir geçmişe sahip dünyanın en büyük özgür yazılım projelerinden biri. 15 yıl önce OpenOffice olarak duyurulan ve 5 yıl önce çatallanan bir ofis paketi olan LibreOffice yaygın etkisi en büyük yazılımlardan biri. GNU/Linux, MacOS ve Windows işletim sistemlerinde çalışabildiğinden kurumların ve kullanıcıların özgür işletim sistemlerine geçişini kolaylaştırabilecek güçlü bir araç. Kurumsal kullanıcıların neredeyse tamamının ofis yazılımı kullandığını düşününce onları bir GNU/Linux işletim sistemine taşıyabilmek için ofis ihtiyaçlarını karşılayabilmek gerekiyor. Bazı durumlarda kullanıcıların bilgisayarlarından daha pahalıya gelen lisans bedelleriyle MS Office kullanmaları yerine tamamen ücretsiz ve özgür olan LibreOffice kullanmaları elbette ülkemiz için de çok önemli.

Yaklaşık 100000 kelimelik bir arayüz ve 450000 kelimelik yardım içeriği benim de içinde olduğum gönüllüler tarafından tamamen Türkçeye çevrilmiş durumda.

Yazılım bu kadar eski ve kapsamlı olunca onun bir parçası olmak biraz zor olsa da süreç oldukça iyi belgelendirilmiş. Geliştirici ekibi de yeni insanları aralarına almak konusunda çok istekli. Hem eposta listelerinden hem de irc'den yardım almak kolayca mümkün. Dünyanın dört bir yanına dağılmış bir geliştirici ekiple birlikte çalışabilmek için önce temel yeterlilikleri kazanmış olmak gerekiyor. Sürüm takip sistemini, hata takip sistemini ve kod gözden geçirme sistemini iyi kullanabilmek geliştirmeye başlayabilmek için şart. Aslında bunları iyi kullanabiliyor olmak sadece LibreOffice özelinde değil herhangi bir yazılım projesinde çalışabilmek için de gerekli. Sadece derleme işlemi bile sıradan bir bilgisayarda 7-8 saat süren bu büyük projenin bir parçası olabilmek sabırlı ve sürekli bir çalışmayı gerektiriyor.

Türkiyeden LibreOffice deposuna yazabilen benim özgür yazılım dünyasından tanıdığım üç arkadaş var: +Gökçen Eraslan , +Efe Gürkan Yalaman ve +Gülşah Köse.

Bu yıl çok yoğun bir çalışma sürecinin ardından 10 öğrencimin LibreOffice deposuna yazabilecek hale gelmesini hedefliyoruz. Bu süreç için geliştirici ekibin önerdiği yolu takip ediyoruz. Geliştirme ortamının hazırlandıktan sonra sürüm ve hata takip sistemleriyle kod gözden geçirme sistemini doğru kullanabildiğinizi göstermek için kolay hatalardan birini çözmeniz gerekiyor. Bu hatalardan bazıları kod temizleme gibi işler ama süreçte öğrenilecek şeyler var. Birlikte çalıştığımız ekibin tamamı bu ilk aşamayı geçti. Şimdi Daha İlginç olarak sınıflandırılmış hatalar üzerinde çalışıyorlar. Bir ülkeden böyle yoğun bir çalışma isteğinin gelmesi Document Foundation tarafından da şimdiden ilgi çekti. Eminim süreç içerisinde buradan yazacağım daha güzel haberler de olacak.

Velhasıl önümüzdeki eğitim yılı bittiğinde +Sedat Ak +aybüke özdemir +Berk Güreken +Kerem Hallaç +Kader Tarlan +İrem Şendur +Feyza Yavuz +yeliz taneroğlu +Ayşe Melike Yurtoğlu çokça hata çözmüş ve bundan sonra hem hata çözebilecek hem de iyileştirme yapabilecek duruma gelmiş olacaklar.

Böyle büyük bir hedefe eskiden birlikte çalıştığım arkadaşların neler yapabildiğini gördüğüm için cesaret edebiliyorum elbette. Buradan birlikte çalışmış olmaktan gurur duyduğum arkadaşlarıma teşekkürlerimi ve sevgilerimi yazıyorum.

7 Ekim 2015 Çarşamba

Daha iyisi yapılana kadar en iyisi Pebble Time

Tam iki yıl önce Pebble ile ilgili bir yazı yazıp daha yolun başında demiştim. Aradan geçen sürede Pebble yeni bir Kickstarter projesi ile kendine ait rekoru iki katına çıkardı ve ilk modelinden çok daha başarılı bir ürün geliştirdi.

Pebble piyasadaki diğer akıllı saatlerden çok başka bir kulvarda. Arkasında daha önce bilinen bir firma olmamasına rağmen ilk nesil saatinden bir milyondan fazla sattı. Bunu da topluluğun gücünü arkasına almasıyla ve başarılı bir ürünle yaptı. Geçen yıl eksiklikler olarak yazdığım çoğu şeyi kapattığı gibi güzel yeni özellikler de ekledi. Ben hem Pebble Time, hem de Pebble Time Steel aldım ve hakkında kısaca yazayım istiyorum.
  • Pebble Time ilk nesile göre çok daha iyi kalite bir malzemeden üretilmiş ama fiyatı da eskisinden pahalı. Özellikle metal olanın fiyatı (249$) bence pahalı.
  • Diğer saatlerin çoğundan farklı olarak hem Android, hem de IOS yüklü telefonlarla çalışabilmesi ciddi bir avantaj. Bu elbette Android kullandığınızda çalışan her şeyin iPhone kullandığınızda da çalışması anlamına gelmiyor. İşletim sistemlerinin kendi kısıtlamaları Pebble için de geçerli.
  • Pebble Time eski nesilden farklı olarak timeline isimli bir takvim uygulamasıyla birlikte geliyor. Bunu eski Pebblelara da güncelleme olarak getireceklerini söylemeleri de çok iyi bence.
  • Pebble Time telefona bağlı olmadan da oldukça başarılı çalışıyor. Hatta takviminize eklediğiniz uyarıları bir defa üzerine aldığında telefon bağlantısı kopmuş olsa bile hatırlatabiliyor size.
  • Pebble'ın marketi aradan geçen iki yılda hem çok zenginleşti hem de kullanımı kolaylaştı. neredeyse istediğiniz her şey için birden fazla uygulama bulmak mümkün artık.
  • İlk yazımda şikayet ettiğim titreşim şiddeti isteğe göre artık ayarlanabilir durumda.
  • Telefonunuza kurduğunuz gibi alarmları Pebble üzerinde de kurmak mümkün artık. Sadece hafta içi günler için veya tek seferlik alarmları kullanabiliyoruz.
  • Pebble Time'ın en büyük yeniliklerinden biri artık renkli bir ekranla gelmesi. Ekran hala dokunmatik değil ama renkli olması saatin daha keyifli kullanılmasını sağlıyor.
  • Pebble Time için bir hafta, Time Steel için ise 10 gün şarj süresi vaad ediliyor. Ben ikisinin de yaklaşık bir hafta gittiğini söyleyebilirim. Çok yoğun kullanımda, yani sürekli bildirimler akarken ve saat titrerken, süre 4-5 güne kadar düşebilir. Sadece aramaları açtığınız ve diğer bildirimleri saatten almadığınız durumda rahatlıkla 10 gün kullanılabilir diye tahmin ediyorum. Pebble Time eski nesilden farklı olarak şarjını tamamen tüketmeden önce sadece saati gösterebildiği bir kipe geçip kullanımı devam ettirebiliyor.
  • Farklı şarj kablosu geliştirme hastalığı maalesef Pebble için de geçerli. Eski Pebble kabloları yeni Pebble Time için kullanılamıyor. O da benzersiz bir kablo kullanıyor.
  • Pebble Time eskisinden daha kaliteli bir kordon ile geliyor ama saatin arka tarafına yeni eklenen veri yolunu kullanan ve saate yeni özellikler ekleyecek kordonların çıkması da yakındır.
  • Pebble Time yeni bir özellik olarak bir mikrofona sahip. Bununla konuşma yapamıyor ama sesli yanıt verebiliyorsunuz. Belki kullanan vardır ama bana pek pratik gelmedi doğrusu.
Pebble Kickstarter siparişlerini göndermesinin hemen ardından Pebble Time Round modelini duyurdu. Bu diğerlerinden farklı olarak kare değil de yuvarlak bir saat olacak. Henüz siparişler gönderilmediğinden bir şey diyemiyorum ama şarj süresinden çok feragat edip saati inceltmek ne kadar iyi bir fikirmiş göreceğiz.

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...