31 Temmuz 2013 Çarşamba

Öğrencisiz bir bölüm: Su Ürünleri Mühendisliği

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde su ürünleri konusunda lisans seviyesinde eğitim veren 21 üniversite var. 2 üniversitede deniz bilimleri ve teknolojisi fakültesinde, 4 üniversitede ziraat fakültesinde, 15 üniversitede su ürünleri fakültesinde verilen eğitimlerle su ürünleri mühendisleri yetiştiriliyor. Yetiştiriliyor dediğime bakmayın, fiilen sadece 3 üniversite sınıf açacak kadar öğrenci çekebildi bu yıl.

Gelecek kaygısı tercihlerdeki belirleyici etken olduğundan öğrenciler dört yıl okuyup işsiz kalacaklarını düşündükleri bölümleri tercih etmiyorlar. Ülkemizin bir su ürünleri politikası olmadığından bu alandaki lisans eğitiminin ilgi görmemesi çok mantıksız değil ama hiç su ürünleri uzmanı yetiştirmememiz de çok mantıksız.

  • Toplamda 613 öğrenci kontenjan bulunmasına rağmen ancak 130 öğrenci su ürünleri mühendisi olmayı tercih etmiş.
  • Kontenjanını doldurabilmiş tek bir üniversite yok.
  • 3 üniversiteyi kimse tercih etmemiş: Fırat, Gazi Osman Paşa, Sinop
  • 12 üniversite beşten az öğrenci tarafından tercih edilmiş: Adnan Menderes(1), Atatürk(2), Bingöl(1), Çanakkale(3), Kastamonu(2), Mersin(5), Muğla(4), Mustafa Kemal(1), Rize(3), Süleyman Demirel(1), Tunceli(1), Yüzüncü Yıl(3)
  • 5 ile 10 arasında öğrenci alan 3 üniversite var: Akdeniz(8), Çukurova(8), İzmir Katip Çelebi(9)
  • Sadece 3 üniversite bir sınıf doldurmaya yetecek kadar öğrenci alabilmiş: Ankara(12), Ege(25), İstanbul(43). Bu üç bölümün toplam kontenjanı bile bütün ülkedeki su ürünleri mühendisliği tercihi yapanların tamamından fazla.

Liseden mezun olan herkesi doktor, hemşire, mühendis veya avukat yapamayacağımıza göre ülkemizin ihtiyacı olan diğer alanlar hakkında acilen bir planlama yapılması gerekiyor.

30 Temmuz 2013 Salı

İfade özgürlüğü temel bir haktır, engellenmemelidir

Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Timuçin Köprülü hakkında Hukuk Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet törenine üzerinde #diren yazan bir tshirt giyerek katıldığı ve aşağıdaki konuşmayı yaptığı için bir soruşturma açılmış.

Sayın konuklar, ben bu öğrencilerin üç sene derslerine girdim. Ceza genel, ceza özel ve ceza usul derslerini benden aldılar. Üzerlerinde hakkım vardır; o yüzden birkaç kelime söylemek istiyorum. Merak etmeyin uzun konuşmayacağım. Yalanın hukuk, hukukun da yalan olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Son zamanlarda ‘polisimiz destan yazdı’ deniyor. Gösterilerde insanların öldürülmesiyle, göstericilerin kör edilmesiyle, binlerce kişinin gaza boğulmasıyla, avukatların adliye salonlarında sürüklenerek dışarı çıkarılmasıyla, ÇHD’li avukatların tutuklanmasıyla destan falan yazılmaz. Asıl destanı bu çocuklar yazmıştır. Teşekkürler”.

Timuçin hocanın söylediklerine katılmıyor olsaydım bile mezuniyet töreninde suç içermeyen bir konuşma yapmasının akademik özgürlükler arasında değerlendirilmesi gerektiğini düşünürdüm. Bu soruşturma sonucunda Timuçin hocaya bir ceza verilemeyeceği açıktır ama bunun camianın geri kalanı üzerinde estireceği korkunun bile fazlasıyla tehlikeli olduğunu düşünüyorum.

İfade özgürlüğü en temel insan ihtiyaçlarından biridir ve engellenmemelidir.

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Ne olacak fizik bölümlerinin hali?

ÖSYM her yıl olduğu gibi bu yıl da üniversitelere kaç puanla girildiğini, kontenjanları ve kayıt sayılarını gösteren bir belge yayınladı. Her yıl milyonun üzerinde öğrencinin sınava girdiği bir sistemde üniversitelerde boş kalan kontenjanların bir kısmı tercihlerin uygun yapılamamasından olsa da hangi bölümlere talep olmadığını göstermesi açıcından önemli bir belge bence. 351 sayfalık koca bir kitap olabilecek bu belgenin tümünün analizini yapmak bir blog girdisinin hacminin üzerinde bir iş olursa da bir bölüme kısaca bakmak istedim.

Bu yılın başında Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanı Nihat Ergün'ün "üniversiteler fizikçi değil pastacı yetiştirsin" açıklamasının ardından bu yıl fizik bölümleri ne durumda diye biraz baktım sonuç belgesine.

  • Toplamda 36 üniversitede 38 fizik bölümü var.
  • Sadece İstanbul Üniversitesinde ikinci öğretim var. 
  • 4 özel üniversitede fizik lisans eğitimi veriliyor: Işık, Bilkent, Koç ve Yeditepe.
  • Sadece 9 tane üniversite kontenjanını doldurabilmiş durumda: Boğaziçi, Işık, Bilkent, İstanbul, Koç, Marmara, ODTU, Yeditepe, Yıldız
  • Toplam kontenjan 1058. Kayıt yaptıran öğrenci sayısı 568.
  • 7 üniversitenin fizik bölümlerini hiç kimse tercih etmemiş: Atatürk, Celal Bayar, Cumhuriyet, Gazi (Polatlı), Harran, Muğla, Pamukkale
  • 5'in altında öğrenci alan üniversitelerin sayısı 11: Abant(4), Balıkesir(2), Çanakkale(1), Çukurova(4), Erciyes(3), Osmangazi(4), Fırat(1), Kastamonu(1), Sakarya(5), Süleyman Demirel(1), Yüzüncü Yıl(3)
  • 5 ile 10 arasında öğrenci alan 5 üniversite var: Akdeniz(7), Anadolu(9), Dokuz Eylül(8), Gebze(7), Kocaeli(7)
  • 6 üniversite 10'dan çok öğrenci almış ama kontenjanını dolduramamış: Ankara(19), Ege(23), Gazi(13), İstanbul (i.ö.)(19), İzmir Yüksek Teknoloji(17), Uludağ(11)
  • Toplamdaki doluluk oranı %53 olsa da sadece kontenjanını dolduramamış üniversitelere bakılınca bu oranın %25'e düştüğü görünüyor.
Bu tabloya bakınca gençlerin fizikçi olmaya hiç de hevesli olmadıkları herhalde herkes için çok açıktır. Kaan Öztürk aylar öncesinden bu durumun vehameti hakkında yazdığından ben aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum. Kaan hoca durumu olabildiğince açık özetlemiş, okuyun. Peki, çözüm önerisi nedir diyenler için de yine güzel bir yazısı var.

Sonuç olarak benim diyebileceğim; bu yolun sonu parlak değil maalesef.

Hangi Masaüstü Ne Kadar Türkçe Konuşuyor? -5-

Masaüstü ortamlarının Türkçe çeviri durumlarını yazdığım yazıların en kötü durumda olanını okuyorsunuz. Bakmayınca dağ oluyor gerçekten. Bu serinin eski yazılarına [1], [2], [3], [4] adreslerinden ulaşabilirsiniz.

Çeviri oranlarına geçmeden önce şunda anlaşalım; çeviri çok sıkıcı bir iş. Özellikle yazılım çevirisi. Bir belgeyi çevirirken akıp giden bir anlam bütünlüğü olduğundan sizin yazılanları takip etmeniz çok daha kolay oluyor. Yazılımların menülerini, yardım içeriklerini çevirmek bundan oldukça farklı. Sürekli güncellenen bir içeriği çevirmenlerin de güncel tutacak motivasyonu her zaman bulmaları mümkün olmayabiliyor. Bir çok projenin çevirisi büyük ekiplerle yapılmadığından bireysel çabalar ön planda oluyor. Çevirmenlerin hayatlarındaki iniş çıkışlar çalıştıkları projelerin çeviri yüzdelerini çok hızlı değiştirebiliyor. Bu çevirilerin tamamen gönüllülük esasına göre, bir karşılık beklemeden yapıldığını da hesaba katmak gerekiyor.

Artık Türkçe çeviri oranlarına geçebiliriz:

KDE: Geçen yıl %78 olan Türkçe çeviri oranı %84'e çıkmış.
Gnome: Geçen yıl %88 olan çeviri oranı %80'e düşmüş.
LXDE: Geçen yıl %100 olan çeviri oranı %89'a düşmüş.
Enlightenment: Geçen yıl %100 olan çeviri oranı %59'a düşmüş.
Fluxbox: Geçen yıl %100 olan çeviri oranı yeni sürüm çıkmasına rağmen hala %100.
XFCE: Geçen yıl %100 olan çeviri oranı %69'a düşmüş.

Geçen yıla göre KDE ve Fluxbox haricindeki tüm masaüstlerinde ciddi düşüşler var. Bütün masaüstü ortamaları bir yıl içinde yeni sürümler çıkardılar, çoğu çeviri altyapısını yeniledi. Yazılım canlı olunca çevirisini olduğu yerde bırakmak çeviri oranının aşağıya düşmesine neden oluyor.

Tüm işletim sistemlerinde çalışan sürümleri bulunan ofis paketi olan LibreOffice de ise durum geçen yıla göre çok iyi. Hem arayüz, hem de yardım içeriği neredeyse tamamen Türkçeleştirilmiş durumda. Çok yakın zaman önce 4.1 sürümünü çıkaran LibreOffice'in bu sürümünün çevirisinin yetiştirilmesi önceden olduğu gibi Zeki Bildirici'nin kişisel çabalarıyla oldu.

Yerelleştirmenin önemine inanıyorsanız, biraz da vaktiniz varsa sizi de çeviri ekiplerinden birine bekleriz.

11 Temmuz 2013 Perşembe

Outreach Program for Women 2013

Gnome Vakfı yılda iki defa sadece kadınların başvurabildiği üçer aylık staj programları düzenliyor. Bu programların işleyişi büyük oranda GSOC'a benziyor ama başvuru yapabilmek için öğrenci olma şartı bulunmuyor. Çok sınırlı sayıda kabul yapıldığından ve çalışanlar da başvurabildiğinden yüksek bir rekabet oluyor. Etkinliği her ne kadar Gnome Vakfı düzenlese de katılan organizasyonlar arasında KDE, Joomla, Mozilla ve Linux Kernel gibi hepimizin tanıdığı isimler de var.

Bildiğim kadarıyla bu yıl 17 Haziranda başlayan yaz dönemine kadar Türkiyeden kabul edilen olmamıştı bu programa. Bu yıl ilk defa Galatasaray Üniversitesinden Tülin İzer Linux Kernel projesine kabul edildi. Bu gecikmiş yazıyla kendisini tebrik etmek isterim. Umarım sonraki dönemlerde daha fazla kızımız özgür yazılım dünyasının içinde yer alır.


8 Temmuz 2013 Pazartesi

XVIII. Türkiye'de İnternet Konferansı ve Akademik Bilişim 2014

Türkiye'de İnternet Konferanslarının onsekizincisi bu yıl 9-11 Aralık 2013 İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsünde yapılacak.

Onaltıncı Akademik Bilişim Konferansı ise 5-7 Şubat 2014 tarihleri arasında Mersin Üniversitesinde düzenlenecek.

Bilişim camiasının en büyük iki buluşmasını takvimlerinize şimdiden işaretleyin de sonradan keşke haberim olsaydı demeyin.

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Sosyal medya ve haklarımız

Yasakların ve özlük haklarına müdahalenin artmasıyla birlikte başlayan, Gezi Parkı olayları ile doruğa çıkan hareketi bahane edip, devlet tarafında ortaya atılan, "Sosyal Medya Düzenlemesi" hakkında Yakından Eğitim gönüllüsü özgür yazılımcıların söyleyecekleri var.

Özgürlüğün sadece yazılım tarafını savunarak bir sonuca varılamayacağını, özgürlük mücadelesinin hayatın her alanında savunulması gerektiğini düşünen bizler, olası bir "Sosyal Medya Düzenlemesi"ne karşı çıkıyoruz.

FATİH projesinde özgür yazılımları kullanacağız deyip, ardından vatandaşlarının bilgi alma özgürlüklerini kısıtlamak isteyen bu pragmatik tutumu yanlış buluyoruz. Halkın neden geleneksel medya yerine sosyal medyayı tercih ettiğini düşünmeye çağırıyoruz.

Gelişmiş ülkelerde tartışılan konu; eğitim, sağlık gibi temel hizmetlerin yanında, internetin de bir vatandaşlık hakkı olması gerekliliği iken, Türkiye'de konuşulanın sansür olması üzücüdür. Daha önceki DNS engellemelerin de halkın nasıl hızlıca durumu öğrenip, alternatifler yarattığını hatırlayalım. İnsanları bu tip çözümlere zorlamak yerine, daha fazla bilgi edinme hakkı yaratılmaya çalışılmalıdır. İnternet üzerinde nickname/mahlas kullanımının bir gelenek olduğunu hatırlatıyor ve engelleme yerine Internetin davranışını anlamaya davet ediyoruz.

Özgür yazılım/bilgi kültürü ile yaşamış bizler, bu özgürlükleri savunmayı, her zaman kendimize bir borç olarak görüyoruz. Konu ile ilgili bazı dost kuruluşların yayınladığı "Sosyal medya ve haklarımız" isimli bildirinin de altına imza attığımızı belirtiriz.

Özgür Yazılım, Özgür Dünya

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...