2005'te Pınar, Oğuz ve Behice stajda birlikte çalıştığım ilk öğrenciler oldular. Onların bir ay gibi kısa sürede nasıl işler yapabildiklerini gördükten sonra her yıl bu işi sürdürdüm. Bir sonraki yıl Figen, Şule ve Mümine ile devam eden staj çalışmalarında her yıl bir kaç öğrenciyle devam ettim. Şimdi unutup, atladıklarım kırılmasın ama bu seri yıllar içinde Mesut, Mete, Meltem, Aydan, Özge, Engin, Damla, Mesutcan ve Ebru ile sürdü.
Her yıl aynı yoğunlukla ilgilenemesem de bilgi işlemde birer ay çalıştığım bu yavrucaklara bazen taş taşıttım, bazen pikniğe götürdüm. Çoğunlukla bitmek bilmeyen mesai saatleri boyunca çalıştılar. Hep daha önce bilmedikleri işleri yapsınlar istedim. Çoğu işte olduğu gibi staja birini alırken de tek bir kriterim olmadı. Bazısı her karşılaşmamızda 'staja geliyorum değil mi' diye sorarak geldi staja, bazısı 'bu yıl stajı burada yapmaya karar verdim' diyerek. Benim yazın birlikte çalışalım dediğim diye çağırdığım da oldu, ofiste birlikte çalıştığım öğrencilerime (adını bilmediğim için) tarif ederken kapıyı çalıp staja geleyim mi diyen de oldu.
Bir ay boyunca yanında ders, ödev gibi şeyler olmadan çalışmayı hiç tecrübe etmemiş çocuklar benim bitmek bilmeyen 'onu da yap' isteklerim karşısında dönem dönem zorlandılar. Böyle çalışmaya değmez diyerek bırakıp gidenlerin sayısı hiç de azımsanmayacak kadar fazla oldu. Beklentileri karşılayamadım diyerek merdivenlerde oturup ağlayanlar, birkaç gün stajı bırakıp daha sonra tekrar gelenler, rahatsızlandığı için hastaneye götürdüklerim bir araya gelseler bayağı bir yekün tutarlar herhalde.
Şimdi dönüp baktığımda aynı şeyleri, hatta daha fazlasını çok daha az kırıp dökerek de yaptırabileceğimi görebiliyorum (hadi Heisenberg aşkına tahmin ediyorum diyeyim). Benim için fiziksel şartların da değişmesiyle bundan sonra staj döneminde kimseyle birlikte çalışmamaya karar verdim. Bunu buraya yazıyorum ki yarın 'necdet yücel staj' aramasıyla bu sayfaya gelenlere benim ayrıca birşey anlatmam gerekmesin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var
İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...
-
Bu yıl kabul edilen bizim çocuklar: Ahmet Göksu - Native Graphics Backend for FreeType Demos on macOS Ali Haydar - Implementation of a g-k ...
-
İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...
-
Bu yıl kabul edilen bizim çocuklar: Bora Sabuncu - Remote Control Emre Çelikten - Web Data Collection for Language Modeling Gökçen Eras...
Hiç yorum yok:
Yeni yorumlara izin verilmiyor.