9 Nisan 2013 Salı

Özgür Yazılım ve Linux Günleri 2013'ün ardından

Özgür Yazılım ve Linux Günleri bu yıl da çok eğlenceli geçti benim için. İşin doğrusu etkinliğin ana teması NoSQL olunca çok fazla konuşma benim ilgi alanımın dışında kaldı. Eminim veritabanı insanı olmadığı için etkinliğe gelmemiş çokça insan vardır.

Etkinlik Musta ve Chris hocaların kısa konuşmalarıyla başladı. Her ikisini de dinlemenin ayrı keyifli tarafları var. İkinci konuşmalar arasından Ahmet Kaplan'ın Pardus'la ilgili sunumu bence dikkat çekiciydi. Ahmet hoca yaptıkları çalışmaları anlattı. Mevcut durum neredeyse kimseyi tatmin etmediği gibi sunumdaki açıklamalar da bence yetersizdi. Keşke teknik ekipten de biri olsaydı ve o cevaplasaydı soruları. Ahmet hoca çok geniş pencereden geleceğe yönelik planlarını anlattı ama anlattıklarını destekleyecek şeyleri gösteremiyor oluşu ikna ediciliğini çok azalttı doğrusu. Pardus eski geliştiricisi Ozan Çağlayan söz alarak durumdan memnun olmadığını ve durumu takip edeceğini söyledi. Konuşmanın ardından etkinlik alanında da kalabalık bir grup birlikte konuştular ama ben dinleyici olarak katılmadım sohbete. Bu vesileyle kısa süreliğine memlekette bulunan Gökçen'i de görmüş oldum.

Üçüncü oturum olarak Çağrı Ersen'in nagios sunumunu dinledim. Yazılarından tanıdığım ve takdir ettiğim biri olduğundan yüz yüze görüşüp tanışmış olmaktan çok mutlu oldum. Sunum her açıdan çok başarılıydı. Keşke iki lafın belini kırmaya fırsat olsaydı. Umarım başka bir etkinlikte bu fırsatı yakalayabilirim.

Öğleden sonra önce JMeter anlatan Gökhan Akgün'ü dinledim. Gökhan çok akıllı ve çalışkan biri olduğundan ileride eminim çok daha iyi bir hatip olacaktır. Bu sunum da güzeldi bence.

İlk günü Doruk'un salondan taşan katılımcıların olduğu Sürdürülebilir Linux Sistem Yönetimi semineri ile bitirdik. Doruk zaten yılların tecrübeli konuşmacısı olduğundan herkesi konunun içine çekerek çok başarılı bir konuşma yaptı. Eminim herkes beklediğinden fazlasını bularak ayrılmıştır ilk günün sonunda.

Pazartesi başlayan sınavları olmasına rağmen iki geceyi yolda geçirmeyi göze alıp benimle birlikte gelen öğrencilerim Aybüke, Ebru ve Esra ilk günün sonunda geri döndüler. Konu sınavlar olunca ısrar etmek imkanı olmadı ama hem akşam sohbetlere hem de ikinci güne katılmış olmalarını çok isterdim doğrusu. Bu kadarının bile onlar için iyi bir tecrübe olduğuna eminim.


İkinci gün Couchbase anlatan Kaan ve İşbaran'ı dinleyerek başladı etkinlik benim için. Her ikisi de konuya çok hakim olduklarından benim dinlediğim en başarılı sunumlardan birini yaptılar. Olumlu ve olumsuz yanlarıyla tecrübelerini çok iyi aktardılar. Bu iki kocaman adamla öğrenciliklerinde birlikte bulunmuş olmaktan bir kez daha gurur duydum.

Etkinliğin son oturumunda geçen yıldan bu yana konuştuğumuz Yakından Eğitim hakkında bir sunumumuz oldu. Katılanların çok büyük bölümünü tanıyordum, benim tahminimin çok altında katılımcı vardı salonda. Yakından Eğitim'i neredeyse hiç duyuramadığımızı etkinlik alanındakilerin neredeyse hiçbirinin haberinin olmamasından anlamak mümkündü. Umarım bu dönem yapılacak güzel işlerle bir sonraki döneme başlarken daha çok adını duyurabiliriz.

Bilgi Üniversitesi ekibi her yıl olduğu gibi yine çok iyi hazırlanmıştı, aksayan birşey yoktu, özverili çalıştılar, sağolsunlar.

Etkinliğin geri kalan büyük bölümü, cuma ve cumartesi akşamları da dahil olmak üzere hep arkadaşlarla muhabbet etmekle geçti. Sadece biriyle konuşmak için bile bu yolu tepebileceğim yirmiden fazla arkadaşla birlikte olmak çok güzeldi. Bu kadar güzel ve akıllı genç kadınla, fişek gibi delikanlılarla (elbette daha az genç ve göbekli olanlarla da ;)) dopdolu geçen iki günün ardından etkinlik de bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...