Bu yıl 15.si 23-25 Ocak tarihlerinde Akdeniz Üniversitesinde düzenlenen Akademik Bilişim Konferansı pek çok açıdan ilklere sahne oldu. Konferans öncesi düzenlenen kurslarda bir önceki yılın iki katından fazla katılımcı, 520 kişi, 11 farklı alanda, 30 kadar eğitmenden 4 gün boyunca süren eğitimler aldı. Çok çeşitli ilgi alanlarında, farklı bilgi seviyelerinde insanların ücretsiz katılabildikleri bu eğitimlere her yıl daha fazla insanın katılması bir sonraki yılın planlarını şimdiden yapmaya itiyor bizi.
Hemen hemen her kurstan katılımcılarla yaptığım sohbetlerde kurslardan çok büyük oranda memnun kalındığını görmek harcadığımız emeğin boşa gitmediğinin bir göstergesi oldu benim için.
Katılımcı sayısı olarak da daha önceki yıllarda olmadığı kadar ziyaretçi çektik bu yıl akademik bilişime. Dört günde yaklaşık 1700 kişinin standları gezdiği, konferansları, seminerleri dinlediği bir etkinlik oldu bu yıl. Kurslar sırasındaki yağmurlu havanın konferansın başlamasıyla yerini güneşe bırakmasıyla katılımcılar Antalya'nın keyfini çıkarmak için tüm gün konferans alanında durmadılar ama yine de sürekli bir kalabalık mevcuttu.
Benim için de en fazla insanla tanıştığım konferans oldu diyebilirim. Neredeyse bütün kurs katılımcılarıyla, eğitmenlerle, firma temsilcileriyle, çaycılarla, bir kenarda tek başına oturan herkesle tanışmaya gevezelik etmeye, yemeklerde hep tanımadığım insanların yanında oturmaya çalıştım. Etkinlik bu kadar kalabalık olunca tek başına gelenler olduğu gibi okulundan kalabalık bir grupla gelenler de vardı. İYTE'den geçen yıl katılan 30 kişilik grubun sayısı bu yıl artarak 50'yi geçmişti. İYTE'li öğrenciler benim başka bir okulda görmediğim şekilde birinin yönlendirmesi olmadan kendi aralarında konuşarak Akademik Bilişim öncesi kursları değerlendiriyorlar. Önemli sayıda bir grup konferans sırasında da Antalya'daydı. Böyle bilinçli hareket ettikleri için aferin onlara. Onlarla da bolca sohbet etme fırsatımız oldu, belki biriyle birlikte önümüzdeki dönemde birlikte çalışma fırsatımız da olabilecek.
Konferanstaki bildiriler hakkında da biraz yazmak istiyorum. Bildirilerin değerlendirilme süreci hakkında birşeyler yapmamız gerektiği konusunda hepimiz hem fikiriz ama katılımcıların iki temel hatası hakkında birşeyler söylemeden geçmem mümkün değil. Bunlardan ilki anlatacakları konuyu dinleyicilerin ilk defa orada duyduklarını varsaymak oluyor bence. Örneğin parmak izi kullanılarak şifreleme anlatacak biri parmak nedir, parmak izi nedir'den başlayabiliyor anlatmaya. Hatta nem ölçmeyle ilgili birşeylerden bahseden birinin su nedir diyerek konuya başlaması kendi anlatacağı şeylere sıra gelmemesine neden olabiliyor. Bir diğer yaygın problem çok küçük denek grupları üzerinde anket yapıp bunu genellemeye çalışmak oluyor. Örneğin ben Ankara'da sadece 12 yöneticiyle yapılmış bir anketin sonuçlarını anlatılırken dinledim.
Bu konferans sırasında mümkün olduğunca çeşitli bildiri dinlemeye gayret gösterdim. Çok tecrübeli konuşmacılar olduğu gibi hayatının ilk konuşmasını yapmak için gelenler de vardı. Bu genç arkadaşların bir kısmı çalışmayı yaptığı hocalarıyla birlikte gelmişti. İnsanın birlikte çalıştığı hocasıyla birlikte konferansa gelmesi, ilk sunumunda tanıdığı, tecrübeli insanların yanında olduğu güvenini hissetmesi elbette güzel birşey. Bu güzel tarafın yanında kendi sunmaya cesaret edemedikleri şeyleri bu genç arkadaşlara sunduranlar da vardı ve onlar için yapılacak maalesef pek az şey var.
Bir kaç cümle ile de bilişim sektörünün oldukça dışındaymış gibi görünen ama çok da içinde olan Ebru Baranseli, Gökhan Yücel, Saliha Yavuz ve Serdar Paktin ile de tanıştığım ve gevezelik etme fırsatı bulduğum için de çok mutlu olduğumu yazmalıyım. 15 senedir adını duyduğum ama her nasılsa hiç karşılaşmadığım Murat Koç ile de bu yıl tanışma fırsatı buldum. Elbette eski dostları görmek, yeni çokça insanla tanışmak bu tip toplantıların en güzel tarafıydı benim için.
Ben çektiğim bir kaç fotografı buraya koydum. LKD galerisinde de bir o kadar fotograf var. Seneye bir başka Akademik Bilişimde görüşmek üzere.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var
İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...
-
Bu yıl kabul edilen bizim çocuklar: Ahmet Göksu - Native Graphics Backend for FreeType Demos on macOS Ali Haydar - Implementation of a g-k ...
-
İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...
-
Bu yıl kabul edilen bizim çocuklar: Bora Sabuncu - Remote Control Emre Çelikten - Web Data Collection for Language Modeling Gökçen Eras...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder