29 Haziran'da ULAKBİM'de Pardus Danışma Kurulu toplantısı yapıldı. Toplantıya Mustafa Akgül (STK temsilcisi), Doruk Fişek (çözüm ortakları temsilcisi), Sezai Yeniay (topluluk temsilcisi), Abdullah Arslan (kamu kurumları temsilcisi) ve ben (üniversite temsilcisi) olarak katıldık. Ahmet Kaplan ve Abdullah Erol TÜBİTAK'ı temsilen oradaydılar. Geliştirici temsilciliği konusunda oluşan anlaşmazlık yüzünden bu toplantıya mahsus geliştirici temsilcisinin masada olmamasına karar verildi. Nihat Karslı, Türker Gülüm, Cavit Vural ve Erdinç Gültekin dinleyici olarak salonda bulundular.
Toplantı ULAKBİM müdürü Ahmet Kaplan'ın yaptığı konuşmayla başladı. Ahmet hoca özgürlükiçin forumlarını yakından takip ettiklerini söyledi. Benim toplantıdan bir gün önce yazdığım Pardus'ta pisi yerine deb paketleri kullanılmasını şöyle açıkladı: Vestel ile yapılan çalışmalar sonunda etkileşimli tahtalara kurulan Pardus'larda donma ve çakılma sorunları yaşanmış. Bir buçuk ay kadar uğraşılmasına rağmen sorunların hepsinin üzerinden gelinememiş. Tahtaların bu halleriyle dağıtılması mümkün olmadığından son bir çare olarak debian kurulmuş. Debian zaten her platformda çalıştığı için tahtada yaşanan sorunlar da çözülmüş doğal olarak. Daha sonra Pardus araçlarından taşınabilecek olanları taşımışlar.Yaklaşık 85000 tahta bu şekilde okullara dağıtılmış. Toplam sayının 650000 olması planlanıyormuş. Bundan sonra yapılacak ihalelerde sadece bu yeni Pardus'un kullanılması planlanıyormuş. Bir büyük haber olarak da MSB ile 3 yıllık bakım sözleşmesi yapıldığını ve bir kaç ay içinde Kurumsal 3'ün bütün MSB bünyesinde kullanılmaya başlanacağını söyledi. Ayrıca SGK'nın da Pardus'a geçmek yönünde bir talebi olduğunu söyledi.
Bu açıklamaları Mustafa hoca, Doruk, Sezai ve ben yeterli bulmadık elbette. Bir sorun eğer debian üzerinde çözülebiliyorsa mutlaka Pardus üzerinde de çözülebilirdi diye özetlenebilecek itirazlarımız oldu. Hatta benim 'bu sorunlu tahtalardan birini verin 1 ayda sorununu çözüp getireyim' dememin ardından Doruk'ta benzer bir teklif yaptı. Ama hepimizin bildiği gibi tahtalar memleketin her tarafına dağıtılmış durumda. Hatta MSB ile yapılan anlaşma da bu yeni Pardus üzerinden yapılmış.
Toplantının bundan sonraki kısmında pisi mi deb mi diye konuşmak yerine TÜBİTAK bilim kurulunda görüşülmesinin ardından resmileşecek olan Danışma Kurulu'nun yetki ve sorumlulukları hakkında konuştuk. Yukarıda adı geçen grubun isteği özetle şöyle: 'TÜBİTAK'ın yürürlükte olan anlaşmalarına ters düşmemek kaydıyla Pardus'un tüm sürümleri üzerinde nihai kararları Danışma Kurulu alır.' Eğer TÜBİTAK danışma kuruluna bu yetkiyi vermeyecekse kararları kendi alacak demektir, bizim onayımıza da ihtiyacı olmadığından kurulun bir anlamı olmayacaktır. Bu yetkiyi kullanacağımız belli olduktan sonra Pardus'un devamı ile ilgili konuşmak işe yarayacaktır. İşin doğrusu katılımcıların itiraz edecekleri çokça nokta olmasına rağmen bunları konuşmayı kurulun çerçevesinin belirlenmesinin arkasına bırakmak kolay olmadı.
Madem bir sorunun üzerinden Pardus'la gelinemedi ve Debian kuruldu (bu konudaki itirazımı yukarı yazmıştım), keşke Pardus'un geleceğini ve yapısını etkileyen paket yönetim sistemini değiştirecek karar alınmasaydı da (ben bunun da yapılabileceğini düşünüyorum ama bu haliyle değil elbette) 'F@tih Projesinde Debian kullanılacak' denseydi gibi itirazları konuşmak için bu konuşulacakların bir etkisinin olması lazım diye düşünerek gündemi kurulun yapısıyla sınırlı tutmaya çalıştık.
Pardus'un yarını çalıştayında alınan kararların ardında durması TÜBİTAK için en iyisi olacaktır. TÜBİTAK'ın neredeyse tüm paydaşların temsilcilerinden oluşacak Danışma Kuruluna gerekli yetkiyi cesaretle vermesini ve ortak aklı kullanmasını diliyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var
İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...
-
Bu yıl kabul edilen bizim çocuklar: Ahmet Göksu - Native Graphics Backend for FreeType Demos on macOS Ali Haydar - Implementation of a g-k ...
-
İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...
-
Bu yıl kabul edilen bizim çocuklar: Bora Sabuncu - Remote Control Emre Çelikten - Web Data Collection for Language Modeling Gökçen Eras...
Hocam, bu danışma kuruluna herhangi bir şey danışacaklarını düşünüyor musunuz? Ben danışma kurulunun sadece sizi memnun etmek amaçlı oraya çağırıldığını düşünüyorum. Hele hele şu son Debian kararlarından sonra. Çok emeğiniz çöpe gidecek gibi geliyor bana.
YanıtlaSilBaştan yetkili olmayacaksa içinde olmak istemiyorum doğrusu.
YanıtlaSilAslında umut bağlayıp iyi şeyler bekleyerek yapılan bu hamlenin maalesef destekçisi olmuş oldunuz.
YanıtlaSilNe demek çakılma ve donma sorunları? Bizi işten atmasalardı da çözseydik 1-2 saat içinde! Ekibi 0 kişiye indirmeselerdi o zaman! Kim uğraşmış 1.5 ay?
Kim bu insanlar, kimi kandırıyorlar?
Elinizi vicdanınıza koyun ve kuruldan çekilin, tepkinizi koyun. Hatta mevcut topluluk ve eski geliştiricilerle Ahmet Kaplan ve Abdullah Erol'u bir çalıştayda toplamalarına ikna edin.
Aylardır içimizde tuttuğumuz iki gram lafı suratlarına söyleyelim!
Ay değil yıl oldu, hep bir şey gevelendi durdu.
SilBunları söylemek için böyle bir çalıştaya gerek yok.
Ki bırakın ayrılanlardan çoğu Pardus geliştiricisi "neden ayrıldım"ı bırak, ayrıldım bile demedi, tenezzül etmedi( Twitter'daki 100 takipçiye yazılanları kamuya açık saymadığımdan, en azından bir listeye yazardı insan) Pardus'un geleceğinin kararmasına en büyük katkıyı veren, bu amaca hizmet eden, bu işi kolaylaştıran da tam budur. Öyle "Bakın buradan ayrıldım çünkü burada olay şudur şudur" denseydi, böyle kolay olmazdı.
Kamuoyuna bir şey söylemeden, budist rahip gibi davranmanın neresi özgür yazılımcılık anlamış değilim.
Bizim de içimizde tuttuğumuz iki gram lafı söyleme zamanımız geldi demek ki: Pardus'a katkıda bulunan gönüllü insanları aşağılarken, e-posta listelerinde, bugzilla'da adam döverken, iki satır kod yazmadan konuşmayın diye orada burada caka satarken, kod yazan, paket yapan insanlara yapılan üvey evlat muamelesini görmezden gelirken, bir e-posta adresi bu insanlara çok görülürken, siz bu olanları seyrederken işin bu hale geleceğini düşünmediniz değil mi? Sayınız azaldıkça arkanıza baktınız kimler var diye. Azaldıkça korkunuz büyüdü, arkanızda duranlar azaldı. Saçma sapan bir Jira gerizekalılığını günlerce savunabildiniz.Say say bitmez.Veee geliştirici sayısı sıfıra ulaştı... Şimdi sırada kim olduğunu bile bilmediğimiz Debian üstatları var, burunları havada bekliyorlar. Geleneği sürdürecekler elbette.
Silİşin buraya gelmesinin başka nedenleri de var tabii ki. Bütçeden aslan payını _kaplan mı deseydim acaba_ en kolay yoldan kimin alacağı gibi yeni sorunlar var artık.
Topluluk, katkıcı, gönüllü, uppazuppa, ne derseniz artık bir önemi kalmadı. De-pardus'u profeşşınıllar üretecekmiş, cümle alem kullanacakmış.
Geçmiş olsun...
1 ≠ 4
http://www.sudrap.org
Yıllardır geliştiricileri dövdünüz, aşağıladınız, hor gördünüz, üvey evlat muamelesi yaptınız diyorsunuz.
SilBakınız Linus Torvalds kodunu beğenmediği, karşı çıktığı ne varsa ağzına geleni söylemekten çekinmiyor. Ancak o bunu yaptıktan sonra topluluk "çekip gitmiyor", arkasından konuşmuyor, aksine, oturuyor hatasını düzeltiyor ve Linus'un karşısına tekrar çıkıyor.
Aynı şey başka dağıtımların listelerinde de oluyor ancak ne hikmetse bizim tartışmalardan sonra Türkiye'min güzel dağıtımının güzel katkıcıları çok alınıyor, üzülüyor, çekip gidiyor.
Linus tanrı mı? Hayır.
Linus Nvidia'ya kamera önünde "Fuck you!" deme cüretini gösteriyor ve sonra Nvidia panik içinde açıklamalar yapıp daha sonraki günlerde ivedilikle pozitif adımlar atıyor.
Bu yüzden,
ortada çok ciddi bir sorun varken temcit pilavı gibi 40 yıllık serzenişinizi benim "iki gramıma" hırsla karşılık yapmaya çalışmayın. Komik duruma düşüyorsunuz çünkü alt paragrafta aslında benim "iki gram lafımın" tarafında olduğunuzu gösteriyorsunuz memnuniyetsizliğinizle.
Mevcut karmaşanın suçunu bize atarak "oh olsun" demek ucuzculuktan başka bir şey değil.
@kobzeci
SilEl insaf! Söylediklerinin elle tutulur bir yanı olmadığı gibi hadi her şeyin sebebinin dediğinden kaynaklandığını varsayalım,
28 Ocak'ta bir yazı yazdım ve o yazıdan, benim başıma gelenlerin ışığında benden öncekilerin ve benden sonrakilerin neden ayrıldığına dair onlarca karamsar ipucu var.
Bakın yazıda bunların olacağı "kabak" gibi yazarken, yazı ile çalıştay tarihi arasında 2 ay varken, çalıştaydan sonra da 4 ay geçmişken halen bu yukarda yazdığınız şeyi söyleyebiliyorsanız, siz yolunuz açık olsun demekten başka yapılacak bir şey yok.
Zaman kavga zamanı mı? Birleşme zamanı mı? Birleşecek bir ortak paydanız yok mu? Bence var. Ben bu yazıyı orada okuyorum, oradan cevaplıyorum.
SilOzan Bey, kötü örnek örnek olmaz. Sizin sorununuz yukarıda yazdıklarınızla zaten ortaya serilmiş oluyor. Linux çekirdeği dünyanın dört tarafından, farklı kültürlerden gelen insanlar tarafından geliştiriliyor. Başka bir deyişle orada çok kültürlü bir topluluk var. Bu nedenle projenin yaratıcısı, gönderilen yamalara "hadi len, yamanı da al git" diyebilir. Nihayetinde bu Linus'un egosunun büyüklüğünü ve yetiştiği kültürün değer yargılarını ortaya koyar.
SilSiz hangi kültürde yetiştiniz bilemiyorum, sizi tanımıyorum. Ancak, konu _ucuzluk_ olunca yerli bir projede copy/paste davranışlar sergilemeyi onaylayan düşüncelerinizi ve davranışlarınızı tekrar gözden geçirmenizi öneririm. Bundan sonraki yaşamınızda yerli bir açık kaynak kodlu projede çalışma olanağı bulursanız bu gözden geçirme oldukça işinize yarayacaktır.
Maalesef Pardus öldü. daha önce de söyledim, bu tamamen geliştiricilerle ilgili bir gelişme değil. Ama geliştiriciler uyanık davranıp, kobzeci'nin dediği gibi daha önceden topluluğu bilgilendirerek kamuoyu oluşturabilirdi. <- Bu tespit de aynı yere çıkıyor maalesef; Türkiye'de yaşayan insanların çoğunun inanmadığı, bu projenin yeşerdiği kültürün değerler dizgesinde olmayan, "her koyun kendi bacağından asılır" sözünü doğruluyor.
Temcit pilavı dediğiniz olaylar üzerinde yeterince düşünecek zamanımız oldu. Önemli olan bu olaylardan ne sonuç çıkardığımızdır.Bundan sonra ne yazarsanız yazın, burada tartışılan konuyu meşgul etmemek adına yanıt vermeyeceğim.
Pardus'ta tam zamanlı çalışmış olan tüm arakadaşlara yeni hayatlarında başarılar diliyorum, gerçekten güzel şeyler ortaya çıkmıştı.
Pardus'a katkı veren gönüllülere de hayatlarında bir değişiklik olmadığından ne diyeceğimi bilemedim, kaldığınız yerden devam edin, selametle :)
@Ozan C
SilAnlamıyorum, siz herkesi twitter'da dedektif gibi sizi ve konuyu takip ediyor mu sanıyorsunuz? Veya orada yazdıklarınızı herkes görüyor mu sanıyorsunuz? Oradan yazdıklarınız 2 gün sonra siliniyor gidiyor. Orada yazdıklarınızı var sanmayın allah aşkına.
Açık söyleyeyim, bu bahsettiğiniz "onlarca karamsar ipucu" bu haliyle sadece Tatava! Süreci takip ettik, yazdıklarını(zı diyebileydim keşke) Sol portal'da çıkan seriyi, ama yok yani, bundan başka hiçbir şey yok.
Biz demedik mi arkanızdayız, elli sefer sorduk ayrılanlara, Neden ayrılıyorsun arkadaşım diye? Hatta açık açık Mobbing mi yapıyorlar dedik. Tek bir cevap alamadık.
Bir sen yazdın. Gerisi: "Yok yapabileceğim bir şey kalmadı, yok bende kalsın gibi cevapları döndürdüler." O zaman susanlar bugün ağlamasın, tarihi yazmaya çalışmasın bir zahmet.
Niye böyle oldu? Çok bilen, bir şeyi beğenmeyen her olayda kollektif hareketi öne süren, arkadaşlar vardı? Pardus topluluğunu çok güzel koordine ettikleri gibi çalışan haklarında sizi koordine etselerdi"o karamsar ipuçlarından yola çıkarak" ortaya attıkları savlarla hep birlikte hareket etseydiniz, ortak hakkınızı savunsaydınız. Bir de -yamulmuyorsam- sizin bir sendikanız var. Sarı marı, arasaydınız hakkınızı arkadaşım. Kendi arkadaşlarınızla bile kollektif olmadınız, tek ve güçlü bir ses çıkaramadınız, biz ne yapabiliriz?
Twitterdan 2 ince laf sokmaktan(ki iki günde bir, birileri bana sokuyor) toz pembe -hayali- mazi yaratmaktan öte bir şey yapmayan onca kişi gördüm. Ben mi arayacağım hakkınızı, sesinizi dile ben mi getireceğim?
Sana bir şey diyemem, sen kendince durdun mücadeleni yaptın. Ama üzgünüm, yetmedi, tek kaldın, öyle oldu ki Don Kişot misali... Dışardan görünen o ki herkes halinden memnun. Kimsenin derdi değil artık Pardus... Öyle olsaydı, bir mücadeleyle -hele emek verene yakışır şekilde- sürdürülür, canla başla Pardus'a sahip çıkar, kamuoyu desteğini de arkanıza alır haklı çıkardınız.
Ama çok üzgünüm ki, bir kaç yıl önce "o adamlardan bir cacık olmaz" diyenlerin haklı çıktığı, benim de bu kişileri ister istemez savunmamın yanlışlığı içimde bir bulantı olarak sürmekte.
Sanma, şimdiki süreci bu haliyle desteklediğimi, umutlu olduğumu. Ben doğru bildiklerimi söyleyeceğim yine... İlk fırsatta yazacağım.
Geriye bulaşmak istemedikçe geri insanı gerim gerim geriyor. Pardus'un mevcut durumu, nasıl eski Pardus geliştiricilerinin sorunu değilse, onların hikayesi benim sorunum değil.
Gecesini gündüzüne katanlara selam olsun, onlara yanarım bir tek...
sudrapian ve kobzeci ile aynı fikirdeyim.
SilOzan C kardeşim, donma ve çakışma sorunlarını bir iki saatde çözeceğini söylüyorsun. Git bir okula yükle Pardus'u tahtaya görelim yapabiliyormusun, imkan var niye yapmıyorsun. İlgili hocalar ve kişiler yardımcı olacaktır. Konuşmak kolay. Hatta aklıma geldi şimdi vestel'e başvur göster çalışmanı.
Linus Torwalds kendi rüştünü ispatlamış kişidir. Siz kendinizi onun gibi görüyorsunuz, nerde rüştünüz. Sizin ekibiniz açık kaynak üstadı olsa derdiniz para değil proje olurdu. Niye birleşip devam ettirmiyorsunuz. İşleri kolay zannediyorsunuz. Dünya sadece size ait değil. Mütavizilik ve teknoloji bağımsızlığı üstad ve olgun geliştiricilerde olur. Ben yaptım süper olan demek bir zaaftır. İyi olanı kabul etmek gerek.
Şimdi ben kuruldan çekilsem bu bahsettiğin çalıştayı nasıl toplayayım Ozan?
YanıtlaSilYukarıda uzunca yazmaya çalıştım ama biz karar alabileceğimiz bir mekanizmayı yönetiyor olursak elbette bahsettiğin gibi bir çalıştay düzenlemek isteriz. Bulunduğumuz yerde kimseyi desteklemiyoruz, bakalım yetkiler kurulda olmayacak derlerse zaten işin içinde olmayacağız.
Sezai Yeniay ve Necdet hocam sizin yorumlarınızı okudum.Gelişmeler hakkında bilgilendirdiğiniz için tekrar teşekkürler.
YanıtlaSilBundan sonra hangi kararların alınması bekleniyor ki Pardus'un gelişimi güvence altına alınsın ve topluluğun beklentileri tatmin edilsin?
Ayrıca alınacak kararların en kısa zamanda alınması gerekiyor ki bir şeyler yapma niyetinde olanlar somut katkılara başlasın. Hangi karar alınırsa alınsın işlerin sürüncemede bırakılıp zaman kaybettirilerek Pardus'a 2 yıldır verilen zararı sonlandırıp ANKA'yı daha çok katkılarla iyi bir yere getirebilelim.
Benim önemsediğim konu PARDUS isim, logo vs. haklarının resmi belgeler düzenlenerek Pardus topluluğuna devri güvencesinin elde edilmesidir. Bu konuda en kısa zamanda sonuç alınabilir mi?
Haber verilmeksisizin ortaya konulan ürüne bakarak yapılan anlaşmalar gereği Tübitak tarafında olumlu gelişmelerin olacağına şahsen inanmıyorum. Tübitak'ın verebileceği olumlu kararları bekleyenlerin artık bu beklentiden vaçgemesini umuyorum. Onların istediği kendilerine ayrılan ihaleye, bütçeye ve alınan kararlara halel gelmesin. Şu aşamada Pardus isim, logo hakları alınarak tam bağımsız GNU/Linux dağıtımını PKD/LKD kanalıyla bağlayıcı biçimde elde etmek öncelikli olmalı.Buna sıcak bakıyorlarsa uygun zaman içinde bu hakları devretmelerini sağlamak çok ümit verici olur. Onları kendi bürokratik hallerine bırakıp Pardus topluluğunun bağımsız şekilde yeniden yapılanmasına uygun ortam hazırlanmalı diye düşünüyorum.
Saygılar - Levent
1- Akıllı/sız tahtada Pardus çakılıyormuş (sanki Pardus Hurd kullanıyor ya da BSD'yi temel alıyor gibi saçma bir anlam çıkıyor buradan)
YanıtlaSil2- Birkaç ayda kimseye haber vermeden yeni bir dağıtım üretecek yetenekteki! insanlar Pardus'un __eğer varsa__ bu sorununu halledememiş. (Sanki, Linus Debian'a çekirdek kodlarına erişim izni vermiş Pardus'a vermemiş gibi...)
Hocam, ne yazık ki bu kadar komik argümanlarla Debian temeline geçilmiş olması, hem çözüm ortaklığı anlaşmaları hem de eğer varsa geliştirici istihdamı konusunda klasik bir Türkiye tablosu olan Al gülüm - Ver Gülüm kokusu yaymakta.Bana göre Danışma kuruluna yetki verilse bile Kamu kurumlarıyla yapılan anlaşmalar bahane edilerek yukarıda bahsettiğim, kokusu alınan çarkın dönmesi için yıllarca emek verilen, yerli olan herşey çöpe atılacak. Danışma kuruluna yetki verilirse bu düşünceleri yetkili! bir ağızdan aktarmanızı isterim. Kuruldaki Mustafa Hocam'a, Sevgili Doruk ve Sezai'ye ve size teşekkür ederim. Saygılarımla.
Yurttaş.
Danışma Kurulu'na "danış"ılır, Yürütme Kurulu "karar" verir. Karar veren Danışma Kurulu duymadım ben!
YanıtlaSilPardus kullanılacak demeleri yerine Debian kullanılacak deselerdi daha iyi olurmuş. En azından Pardus'un sistemini bozmazlardı ki ortada Pardus bitmiş anlaşılan. Debian'ı kullanmak için bile epey bir ekip lazım kim kontrol edecek o kadar paketi kim test edecek... Milli savunma bakanlığında da kullanılacakmış eh sürüm takvimini o zaman direkt yabancı bir dağıtımın takvimine uyarlamak zorundasın. Onun araçlarını kullanacaksın, pisi olmadan diğer pardus araçları ne derece verimli olacak? Zor işler yapılır elbet ama şu yapılanların özgür yazılım veya toplulukla bir alakası yok. Sadece emeklerinize üzülüyorum.
YanıtlaSilbiz bur da danışma kurulu filan uğraşırken adamlar alttan alttan Pisi yi öldürüp yerine .dep koymuşlar bahanede akıllı tahtatda Pardus iyi çalışmadı debian bütün sorunların üstesinden geldi hani kanıtı yok çünkü söyledikleri yalan zaten akıllı tahtada ve hiçbir yerde ne Pardus nede Başka Linux dağıtımı kullanmak istemiyorlar onlar eskisi gibi bill amcanın kucağında orturmaya devam etmek istiyorlar danışma kurulunuda bunu açıklamak için toplamışlar kısaca Tübitak ben bu işin içine ettim tüyü nereye dikeyim diye danışmak için çağırmış kurulu toplantıya.Debian çakması bir dağıtımın üstüne Pardus yazıp Pardus araçlarını taşıyacaksınızda adam gibi çalışacakmı hiç sanmam sonrada diyeceklerki buda işe yaramıyor biz en iyisi Windowsa devam edelim ondan sonra bir daha devlet kurumlarının kapısından içeri ne pardus nede başka bir linux giremeyecek tüm devlet kurumları vede özel sektör bill amcanın kucağına oturmaya devam edecek.
YanıtlaSilAyrıca akıllı tahtadaki mevzuya inanmıyorum bu tahtanın için de x86 işlemcili bir mini pc yokmu ozaman özel bir çalışmayada gerek yok sadece sürücüleri ve öğrencilerin ihtiyacı olan programların pisi paketlerinin yapılması yeterliydi zaten öğrencilerin ihtiyacı olan birçok şey hem Pardus bireyselde hemde kurumsalda yokmuydu vardı öte yandan madem .dep sistemine geçilecekti bunun kararı danışma kurulunda tartışıldıktan sonra verilseydi ya böyle kendi başlarına yapacaklarsa herşeyi danışma kurulunun bir anlamı yok sen yap et kurulu çağır onaylamasını bekle MSB nin yerine ben olsam o çakma dağıtımı bilgisayarlarıma sokmam...
Necdet Hocam, usul tartışması konusunda haklısınız. Gerekirse bu tartışmayı eposta üzerinden aylarca sürdürünüz - ki Pardus'un yol haritasının belirlenmesi işi daha önce olduğu üzere harala gürele olmasın. Bu kez şu yol haritası işi olması gerektiği biçimde gerçekleşsin.
YanıtlaSilYoksa debmiş, rpmmiş, pisiymiş, bunlar önemli detaylar değil. Son kullanıcı bir kere ortak uygulama yazılımlarına ve paket sistemi kavramına alıştı mı, gerekirse bir tur eğitim verilir ve yenilerine de adapte olurlar. Pardus sürümleri aksayınca Ubuntu, Mint, Arch, vs kullanmaya başlayan kullanıcılara soralım, kaç saat yabancılık çekmişler. Özgür yazılım sürecinin çıktılarının güzelliği bu.
Ancak, özgür yazılım sürecinin, süreç olarak doğru işlemesi çıktılardan çok daha önemli. PDK zaten bu amaçla orada. Yoksa dediğim gibi deb olmuş, pisi olmuş bu ikinci planda kalmaktadır. Siz Pardus'a dair ilerleyişin özgür yazılım sürecine uygun, paydaşları dinleyen ve değerlendiren, içine kapanmayan bir biçimde olmasının takipçisi olun. Zaten gerisi kendiliğinden rayına oturacaktır. Doruk'un bu konu ile ilgili blog girdisine bir not yazmıştım. Henüz okuyup onaylamamış; bu nedenle burada da tekrar edeyim: "Yeni liderlerin çevreyi algısı elbette ki farklıdır ve farklı olmalıdır. Yoksa eski sistemin devamının sonucu olarak tekrar eden problemlerle yüzleşirler." Ahmet Kaplan ve Abdullah Erol, Pardus projesi için bir fırsattır. Sıkıntıları yaratan kutunun dışında düşünme olanakları ile taze birer beyin olarak gelmişlerdir. PDK, bu kişileri doğru yönlendirebilirse, ben eminim ki hemen üç beş günde olmasa dahi çok olumlu sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, PDK'dan ayrılmak gibi bir şeyi düşünmeyin, yapmayın diye temenni ediyorum.
Öte yandan, PDK'ya "kılıç kuşanmış" gitmek de doğru değil. Bu hafta ortasında "debian" konusu tartışılmaya başlanmasaydı ve size de konu sıfırdan anlatılsa idi, bence bu kadar çok gerilim yaşanmazdı. Debian olayı nedeni ile baştan dolmuş biçimde gittiğinizi düşünüyorum. Zaten bu paket sistemi işi sürekli olarak insanların tartışma yaşadığı bir konudur. Çoğu listede tartışmalar "flame" olayına evrildiği için paket sistemi tartışması başladı mı kulakları tıkayanlar oluyor. Bence bir sonraki toplantı, çok daha uyumlu biçimde geçecektir.
Bazıları beni naif olarak niteleyecek (veya başka şeyler yazacak çizecek) ama Pardus'un başına gelen olumsuzluklardan "laf ola beri gele"den çok daha fazla zarar görmüş bir kişi olarak ben iyimser olmak taraftarıyım. Pardus camiasındaki bir çok kişinin bırakın ayları, yıllardır tıkanan süreç nedeni ile hayata geçiremediği iyi niyetli projeleri var. Bunların sadece bir bölümü bu yeni hareketlilik nedeni ile hayata geçer ve PDK eli ile özgür yazılım süreci korunur ise, Türkiye çok şey kazanır.
Bora Bey sizinle aynı fikirdeyim.
SilTartışmaya bende katılmak isterdim ama herkesten farklı bir ses çıkıyor. Umarım tez zamanda herkes bir noktada birleşir aksi durumda sürekli yerimizde sayacağız !
YanıtlaSilTubitak bir devlet kurumudur ve sivil toplum örgütlerinden gelen fikirleri dinler fakat resmi kurum olmasından dolayı nihai kararı kendi verir. Bu yüzden topluluk eğer kendi istediği gibi bir dağıtım çıkarmak isterse bunu topluluk olarak yapar. Tubitak gibi devlet kurumundan medet ummadan yani. Anka'yı sonuna kadar destekliyorum. Anka bir topluluk projesi olmalı ve projeyi yönetim ekibi istediği şekilde özgürce süreci yönetmeli. Anka ne yaparsa kendini bağlar kimseyede ben şunu söyle yaptım şundan dolayı gibi hesap vermeye ihtiyacı olmaz.
YanıtlaSilTubitak ise kurumlarla anlaşmalar yapıyor. Buna göre bir strateji uygulamak zorundadır. Anladıgım kadarıyla bu strateji de masa üstünden çok sunucu tarafı hedefleniyor.
Sonuç olarak Tubitak ve Eski pardus yeni anka topluluğu muratlarına erdi bence. Anka ekibine pisi'li pardus kodları verildikten sonra kendileri ne yapmak istiyorsa yapsınlar. Hatta pisiyi bırakıp misi diye bir paket yöneticisi de çıkarabilirler. Kimse karışamaz. Niye böyle yaptın şöyle yapsaydın diyemez.. İkisi artık iki farklı organizasyon olarak değerlendirilmeli. Her ikiside kendi yoluna gitmeli ve kendi istediği şekillerde iş yapmalıdır.
Birbirlerine ancak "tavsiye"lerde bulunabilir.
Diğer dağıtımlarda ve açık kaynak kodlu işletim sistemlerinde olduğu gibi birisi güzel bir özellik geliştirdiğinde diğer dağıtımlar bunu kendilerine port edebilir. Nasıl olsa GPL değil mi? (Ubuntu upstart'ı geliştirdi. Gitti rpm kullanan Red Hat bunu RHEL 6 serisine port etti).Aynı şey debian tabanlı pardus ile anka arasında niye olmasın?
Debian tabanlı Pardus hakkında forumlarda bahsedilenlerden farklı iki yorum buldum(yazan kişiyle bir alakam yok) Burada paylaşmak istiyorum.
http://ubuntugunluk.wordpress.com/2012/06/29/pardus-uzerine-dusunceler-cevaplar-acilimlar/
http://ubuntugunluk.wordpress.com/2012/06/28/pardus-debian-tabanli-olarak-gelistirilecek/
@Serhan, yukarıda verdiğiniz günlük bağlantılarında dillendirilen şeylere (şeylere diyorum çünkü gerçek hissiyatımı yazmam için terbiyesizleşmem gerekir) katıldığınız için buraya yazdıysanız size söyleyecek söz bulamıyorum. Kendi yazdıklarınızı bir daha gözden geçirin. Eğer o günlük yazılarına katılıyorsanız, günlüğü yazan kişiyle aynı kültür düzeyindesiniz, aynı ahlâki değerleri paylaşıyorsunuz demektir. Yazıların ikisini de ilk yayınlandığı gün okudum, samimi düşüncem şu: Günlüğü yazan şahıs birinci yazısında içindeki şeyleri boşaltmış, ikinci yazısıyla da üzerine tüy dikmiş. Bence o yazıları buraya taşımakla elinize bulaştırmış oldunuz.
YanıtlaSilAllah yolunuzu açık etsin...
Pardus adlı bir dağıtımın oluşturulması baştan hata idi, bu hatadan dönülmesi son derece sevindirici. Debian tabanlı pardus'un çok daha uzun soluklu olacağına eminim. Doğru bir karardır. Tübitak'ın elinde eski pardus ekibinden 1 kişi bile kalmamışken hala eski pardus'ı hortlatmak isteyen Sizleri anlamak mümkün değil. Hepinizin bildiği gibi pardus zaten hiçbir zaman bir topluluk projesi olamamıştı, 8-10 kişinin tekelinde yürüyen bir proje idi. Şu anki linux dağıtımlarının ezici bir çoğunluğunun Debian tabanlı olduğu düşünüldüğünde bu kararın "geç kalnmış" ama doğru bir karar olduğu ortaya çıkmaktadır.
YanıtlaSilNeden bir konuda hem fikir olunamıyor bir türlü anlamıyorum. Tübitak'a güvenim gerçekten sonsuz. İyi işler yaptıklarını düşünüyorum.
YanıtlaSilhttp://www.dunya.com/400-bin-akilli-tahta-yerli-pardus-isletim-sistemi-ile-calisacak-177256h.htm
YanıtlaSilBu gelişmeler insanı gerçekten gururlandırıyor.
YanıtlaSil