8 Temmuz 2012 Pazar

Bedava mı Özgür mü?

Yıllar yıllar önce, okuduğum üniversitede ders kitaplarının hepsi yurt dışında basılmış ingilizce kitaplardı. Haliyle hepsi çok pahalıydı. Her dönem başında ciddi bir masraf kalemiydi bu kitaplar. Zaman şimdiki gibi internetten kitap indirme, kindle'dan okuma zamanı olmadığından (seksenlerin sonu, doksanların başı) kitaptan başka çalışma kaynağı yok gibiydi. Üst sınıflardan kullanılmış kitap almak bir çözümdü ama o keratalar da kitapları çok hor kullandıklarından (nasılsa paraları biz değil, anne babamız veriyordu) pek istenen bir şey olmuyordu kitapları onlardan almak. Kitaplar pahalıydı ama fotokopi ucuzdu yine de. Ama onu da ciltletmek gerekiyordu yoksa rüzgarda dağılıp gitme tehlikesi vardı.

Bir diğer alternatif de orjinalinin aynı gibi olan korsan baskılardan almaktı. Korsan dediysem bunları çoğaltan yine bir üniversite öğrencisiydi. Bütün üniversite genelinde okutulan matematik, fizik gibi derslerden tutun da pek az öğrencisi olan bölümlerin yine az sayıda öğrencisi olan derslerine varana kadar hemen hemen her dersin kitabının aslıyla neredeyse aynı kalitede ofset baskı kopyası elemanda bulunuyordu. Fiyatlar da orjinalleriyle kıyaslanamayacak kadar ucuz oluyordu. Bir şehir efsanesi olarak bu işi yapan çocuğun okuldan isteyerek mezun olmadığı, spor arabalarla gezdiği, çok para kazandığı konuşuluyordu hep.

20.000 civarında öğrencisi olan bir okulda pazar da oldukça büyük olduğundan bu işe heveslenen başka biri daha çıktı ben üçüncü sınıftayken. O tabi bütün kitaplarla birden giremedi piyasaya. İlk olarak bütün birinci sınıfların okumak zorunda olduklar matematik (Calculus) kitabının daha ucuz bir kopyasıyle girdi bu işe. Kitabın aslı 5 birim ise kopya kitap pazarının büyük oyuncusu 2 birime satıyordu onu. Sonradan oyuna dahil olan ise 1 birim fiyatla sürdü onu piyasaya (aradan yıllar geçtiğinden birimlerde biraz oynama olabilir ama hikayenin ruhunu etkilemiyor bu).

Benim bu konudan haberim şöyle oldu: Hemen her köşe başında ellerinde çuvallarla calculus kitabı dağıtan birilerini görmeye başladım. Ben birinci sınıf değilim, ne yapacağım calculus'ü dememe rağmen zorla bedava kitap vermeyi deniyorlardı. Neyse lafı uzatmayayım; zaten birçok kitabı korsan çoğaltan kişi bir rakiple uğraşmak yerine bir dönemliğine sadece bir kitabının karından vazgeçerek rakibini batırdı. Calculus kitabını 1 birime satıp iyi para kazanırım diyenin elinde belki binden fazla kitap kaldı. Muhtemelen ticari hayatının sonu oldu.

Şimdi Ozan Çağlayan'ın blog'unda yazdığı Pardus Macerası yazısının bir bölümüne kulak verelim:

FATİH hakkında hiçbir umut ve gelecek görülmüyorken Pardus Projesi Ekim 2011 sonunda UEKAE’den BTE’ye geçirilip “Fatih için Pardus” olarak yeniden adlandırıldı. Acaba? dedik.
Birkaç gün sonra ise üst düzey bir yönetici enstitü çalışanları önünde “Microsoft bilgisayar başına 5TL lisans indirimi yapmış, zaten Ulaştırma Bakanı da geçen gün projeyi Microsoft’a vereceğiz dedi bana” gibi profesyonelliğe pek yakışmayan açıklamalarda bulundu.
Eğer özgür yazılım sadece kapalı kaynak kodlu yazılımların lisans bedeli olmayan alternatifi gibi görülürse tekelci konumunu kaybetmek istemeyen kapalı kaynak kodlu yazılımların lisans bedeli istenmeden, hatta üste para verilerek ortaya çıkması durumunda oynanacak koz kalmamış oluyor maalesef. Özgür yazılım bedavadır evet ama sadece buraya vurgu yapmak özgür yazılım felsefesinin geri kalanından bahsetmemek/anlamamak savaşa girerken en önemli silahları yanına almamak gibi büyük bir hata oluyor.

8 yorum:

  1. Türkiye'nin temel kavramlarla sorunu var. Sadece devlet büyükleri özgür yazılımının ne oldugunu anlamakta zorlanıyor. Toplum önderlerinin büyük çogunluguna, köşe yazarlarına, öğretim üyelerine, sendikacılara, aydınlarla, profesyonlere anlatabildigimizi söyleyemeyiz. Yabancı tekellere karşı olan kesimlere de, yazılımcılara da anlatamadığımız ortada.

    Çözümün ne olduğubu bilmiyorum. Ama, bir sorunumuz olduğu ortada.
    Mustafa Akgül

    YanıtlaSil
  2. O tabletlerde Linux olursa uygulama geliştiren adamı zor bulursunuz. Uzun vadede çok daha pahalı olur. Ama Microsoft olursa piyasada bir çok .Net geliştirisi firma ve şahıs var. Projeye yenilikçi uygulamalarıyla büyük bir renk katacaklardır.

    Hazır büyük düşünmekten söz açmışken biraz daha büyük düşünmeye başlayın. Önemli olan devletin ekosistem yaratıp tüm herkesi projeye çekmeye başarmasıdır. Yani 90'lardaki gibi açık kaynak tartışmaları çok eskide kaldı. Öbür türlü bir türlü ana akımda kendine yer bulmayan bir kaç bin kullanıcının yararlandığı atıl duran teknolojilere milyonlarca dolar kaynak harcamakla kalınır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke Android diye birşey duymuş olsaydınız.

      Sil
    2. Android mi? Yeni duydum!

      Allahım ya... Fatih için Pardus mu diyoruz? Fatih için Android mi? Karar verin artık. Doğrusu Android Pardus'a göre çok daha akıllıca olur ama o zaman o da bizimkileri kesmez. Milli Android Projesi falan isterler.

      Kardeşim burada devlet çok akıllı bir yatırım yapıyor. Adamlar Silikon Vadisi düzeyinde bizzat cumhurbaşkanlığı nezdinde projenin tanıtımını yapıyor. Microsoft, Apple, Google'a bu projenin potansiyelini gösterip Türkiye'ye yatırım yapmaya zorluyor.

      Kaldı ki niye baştan Android, ya da baştan Microsoft deyip böyle bir projede geri dönüşü olmaz bir hata yapılsın. Android'in tablet pazarında nasıl zorlandığı ortada. Yine aynı şekilde Microsoft da bocalıyor. iPad dışında tablet piyasasında oturmuş bir cihaz var mı?

      Bence burada devlet acele etmemeli. Android dese pilot projede dağıtılan Android cihazların ne kadar felaket durumda olduğunu, pil ömrüydü, yeterli uygulama desteğiydi filan derken nasıl hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin çok şikayet ettiği cihazlar olduğunu göz ardı mi edecek?

      Yani anlatmaya çalıştığım mesele açık kaynaklı kapalı kaynaklı olması değil. Asıl mesele bu cihazların amacına ulaşıp eğitimde kaliteyi artırıp artırmayacağı. Bu iPad olsun, ya da Microsoft Surface olsun çok da önemli değil. Burada baştan kendini bağlamanın mantığını göremiyorum. Ya da açık kaynak kodlu diye bambaşka amaçlar için dizayn edilmiş işletim sistemini -Pardus, Linux, vs- tablet gibi yeni bir mediuma uydurma çabasına itiraz ediyorum. Ulan koskoca Microsoft bile Windows'un kernelini baştan yazma ihtiyacı duydu, biz hala daha Pardus'u tablete monte etmeye çalışalım ve bunu savunalım!?!?

      Sırf milli olsun diye kimsenin kullanmadığı ve geliştirme yapamadığı teknolojilere yatırım yapmayı da çok saçma buluyorum. "Milli tablet projesi", şaka gibi ya :)

      Sil
    3. Fatih için iki temel araç var: biri tahta, diğeri tablet. Ozan'ın yukarıda alıntıladığım kısmı tahta için, tablet için değil.

      Özgürlük sizin için önemli olmayabilir ama bizim için önemli. Kafanızı kumdan çıkarın biraz.

      Sil
    4. Sinan yüce, ne kadar boş konuşuyorsunuz böyle ? Microsoft yada onun ayarında tekelci bir firma da falan mı çalışıyorsunuz merak ettim ? Acaba şu yazıyı okudunuz da yorum yazdın; yoksa firmanın reklamını yapayım nasıl olsa pardus mardus birşeyler yazmışlardır dediniz de mi geldiniz buraya ?

      Bir kere bu yazıda pardusdan bahsedilmiyor. Özgür yazılımın fiyattan fazlası olduğu, özgürlüğü eline elmanın öneminden bahsediliyor. Androidi duyunca hemen ağız değiştirip "pardustan mı androidden mi bahsediyoruz" demişsiniziz. Ben cevap vereyim ikisinden de bahsetmiyoruz. Bir temeli özel bir firmaya emanet edip sonsuza kadar ona bağımlı kalacak bir ekosistem inşa etmekle, kimseye bağımlı olmadan çalışacak bir ekosistem inşa etmek arasındaki farkı konuşuyoruz. Yeterince açık oldu mu ? Başarılı açık sistemi duyunca tornistan yapıp lafı alakası olmamasına rağmen pardusa getirmeniz bence asıl niyetinizi ele veriyor...

      İlk mesajınızda açık kaynağa uygulama geliştirecek kişi bulunmaz gibi saçma sapan bir mantık kurmaya çalışmışsınız fakat android daha geçen hafta 25 milyarıncı uygulama indirilmesinin şerefine play store da özel indirimler yaptı. tablet + telefon pazarının büyük çoğunlupu da elinde.
      http://www.techdrivein.com/2012/09/google-play-store-25-billion-downloads-apps-on-sale.html

      Diğer tekelci firmalar bunları bence rüyalarında görürler. Demek ki yapınca oluyormuş, demek ki milyarlarca download için tekelci firmalara boyun eğmek, fahiş fiyatlarla onları zengin etmek gerekmiyormuş. Demek ki tekelci firmalar ve onların destekçileri pazarda %5 bile yer edinememelerine rağmen, çıkıp "size uygulama geliştiren olmaz" deme cüretini gösterebiliyorlarmış...

      Sil
  3. Linux olsa uygulama geliştiren adam zor mu bulurlardı? :)

    Pardus'u tablete monte etmeye çalışmak mesele değildi neresinden girdiniz konuya bilmiyorum ama Pardus zaten tablette çalışabiliyordu, çalışabilirdi Debian çalışıyorsa Pardus'ta çalışır, insanların Debian kullanılmasına lafı yok yıllardır geliştirilen bir projenin öldürülmesine lafı var.(proje umurumda değil bu arada taraftarı değilim ama takip ediyorum ülkenin geleceğiyle alakalı bir konuyu)
    Kimsenin kullanmadığı ve geliştirme yapamadığı lafı da biraz ağır değil mi? Hani önümde Ubuntu açık olmasa inanacağım da gayet güzel kullanıyorum? Server tarafına bir şey dememe gerek bile yok.
    Bir de olayı çarpıtmanız çok ilginç "baştan kendini bağlamanın mantığını göremiyorum" :D Sanırım Necdet hocanın derdi de aynı şey baştan kendimizi sadece Windows'a bağlamayalım alternatifler olsun diyor. Windows'un altındaki .NET bağı ise konuşmaya bile değmez bence gayet güzel örnekler var :D

    YanıtlaSil
  4. Hocam ben Bolu'da da demiştim: İş Microsoft'a 2 ay kadar önce gitti. Şu anda seyrettiklerimiz sadece tiyatro.

    Google, Android'i destekleyen herhangi bir hamle yapmadığı için (ofis açmak, 1-2 destek elemanı görevlendirmek gibi), top Microsoft'un kucağında.

    Hatta üzgünüm, akıllı tahtaları da kapattılar aynı şekilde, Red Hat gelirse durum değişebilir, ama gelmeyeceğine göre o iş de Microsoft'da.

    YanıtlaSil

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...