13 Eylül 2009 Pazar

alıntılama, çoğaltma ve kopyalama üzerine

Eskiden okuduğum kitapların iç kapağındaki kısıtlamalara dikkat etmezdim. Kapağı tasarlayanı filan okurdum da şunu, bunu yapamazsınız türünden kısıtlamalara bakmazdım pek. Farklılığıyla dikkati çekmemesi mümkün olmayan harika yayınevi Altıkırkbeş'i saymazsak tabi. Altıkırkbeş kitaplarında aşağıdaki uyarı (!) yer alırdı:
Bu çevirinin tüm yayın haklarını sahiplendik. Tanıtım alıntıları dışında -makul boyutlarda-
izinsiz çoğaltılması ahlak kurallarına ve yasalara göre suç sayılmaktadır. Böyle bir harekete
kalkışmak istediğinizde önce bize sorarsanız uygar dünya adına seviniriz*

P.S.:Tüm fotokopi fanzinler yukarıdaki açıklamadan bağımsızdırlar. Onlar istedikleri ALTIKIRKBES
kitabını veya metnini çoğaltabilir, bozup yeniden yaratabilirler. Okurlarımızı yasal dergileri
değil "fotokopi fanzinleri" izlemeye çağırıyoruz. Onlar sizi Uçurumdan aşşağıya itecek güce
sahiptirler, ve uçmanın zamanı geldi. Yaşasın FOTOKOPİ, yaşasın KAOS.

Neyse konuyu dağıtmayayım.Bugün okumaya başladığım kitabın iç kapağında yazan aşağıdaki ifade bence üzerinde düşünmeye değer:
Her türlü yayım hakkı ... Yayıncılık'a aittir. Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936 sayılı
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri gereğince alıntı yapılamaz, fotokopi yöntemiyle
çoğaltılamaz, resim, şekil, şema, grafik vb.ler Yayınevinin izni olmadan kopya edilemez.
Şimdi yukarıdaki uyarıyı yazan yayınevinin sahipleri, çalışanları bunun en doğal hakları olduğu konusunda eminim en ufak bir şüpheye bile sahip değillerdir. Muhtemelen kitabın ingilizce aslının telif haklarına sahip firmaya gerekli ödemeyi yapmışlar, Türkçeye çevrilmesi için bir çevirmenle anlaşmışlar, bir matbaada kitabı bastırmışlardır (ne kadar bilmediğim teferruat gerekiyorsa yapılmıştır). Bir sürü yere para ödediklerine göre, başkasının kitaplarını değil kopyalamak, içindekileri alıntılamak konusunda bile nasıl hakları olacağını düşünmüyorlardır. Bu kadar emekten bedava yararlanmak nasıl mümkün olabilir ki diyorlardır, kullanmak istiyorsan gereğini yapmalı, parayı vermelisin. Siz de mi öyle düşünüyorsunuz? Öyleyse şöyle bir zihin deneyi yapalım:

Ben bir şiir kitabı yayınlamış olayım. Kitap 1 sayfalı olsun. İçinde de 1 şiir olsun. Şiir de 1 mısra olsun. O mısrada da 1 kelime olsun. Örneğin; hayır (daha yaratıcı olabilir, daha farklı şiirler yazabilirsiniz;)). Şimdi bu kitabın kapağına yukarıdaki kopyalayamazsınız, alıntılayamazsınız kısıtlamalarını içeren ifadeleri de yazmış olayım. Daha ileri gitmeden buraya kadar olan kısma itirazlarınızı cevaplayayım:
  • Tek sayfalık kitap olur mu? 1 Kasım 2005'te yazmıştım. 3 sayfalık bir ebook (ön ve arka kapağı çıkarsanız 1 sayfa kalıyor) Amazon'da 595$'a satılıyordu. Şiir kitapları teknik kitaplardan daha radikal olma şansına sahip olduklarından bir sayfalı bir şiir kitabı elbette olabilir.
  • Tek şiirlik kitap olur mu? Herhalde başka bir sürü örneği vardır ama Memleketimden İnsan Manzaraları; tek şiirlik bir kitaptır. Biraz uzundur (yaklaşık 20000 mısra) ama tek şiir vardır koca kitapta.
  • Bu kadar kısa şiir olur mu? Şiirin uzunluğuyla ilgili bir kısıtlama yok biliyorsunuz. Çok uzun şiirler olduğu gibi oldukça kısa olanları da var. Örneğin Can Yücel'in HIYARARŞİ isimli şiiri şöyle:
    Hıyar diyorum
    Yoo, ben turşuyum diyor
    6 kelimeden olur ama 1 kelimeden olmaz diyenler şiir kitabımı almasınlar ;)
Bütün bu şartları sağlayan kitabımdan izinsiz alıntı yapamayacağınızı, kopyalayamayacağınızı düşünebiliyor musunuz?

Peki bu saçma durumu farketsem ve ticari olmayan kullanımlara izin versem, ticari kullanımlar için yine izin gerekir desem daha az mı acayip bir durum oluşur acaba?

Biraz daha ileri düşünceli olsam ve halka açık (kaynak kodu açık gibi) eserlerde kullanıma baştan izin versem ama muska gibi (kapalı kaynak kodlu gibi) kullanılmasını izne tabi tutsam nasıl olurdu? Daha mı mantıklı, daha mı anlaşılır olurdu?

Ya da ben bu kitabı yayınlayınca meren geride kalmayıp (bilirsiniz kalmaz ;)) benzer özelliklere sahip hayır olmaz şiirini içeren bir kitap yayınlasa onu benim eserimi aynen alıp üzerine ekleme yapıp yayınladığı için suçlayabilir miyim? Veyahutta uğur bu şiirimi benden izinsiz bestelese?

Peki bu saçmalığa neden olan şey ne? Şiirlerimin sayısı mı? Öyle ise bu şiiri çok sayfalı bir kitabın içinde düşünelim. Sonuçta yine eserimin bir bölümü aynen alınıp kullanılmış olmuyor mu? Şiirin tek kelimelik olması mı? Kelime sayısını artırmanın da bir çözüm olmayacağını kolaylıkla farkedeceksiniz.

Bu saçmalığa neden olanın zaten kamu malı olan şeylerin sahiplenilmeye çalışılması olduğunu düşünüyorum. Kim, nasıl kelimeleri, notaları, harfleri sahiplenebilir?

1 yorum:

  1. Sevgili Necdet Hocam, hayatta geride kalmam, ama "hayır olmaz" şiirini basıp da sizin eserinizin üstüne de koymam (bu davranışım şiiri az ya da çok sevmemle, kitap basma işlerine girişenlerin üstesinden gelmesi gereken yazar-yayın evi teferruatlarının gözümde büyümesi filan ile de ilgili olmaz, ben bu kitabı çıkarmasam çıkarmasam katiyen size olan derin saygı ve sevgimden çıkarmam).

    Uğur beyin de, her ne kadar Linux Şenliği'nde benim tüm ısrar ve ikna çabalarımı sonuçsuz bırakıp oradaki bir bacaksız ile arkadaş olmayı uygun bulmuş olsa da, sizin şiirinizi sizden izinsiz besteleyeceğini hiç mi hiç zannetmem efendim. Yüreğinizi serin tutunuz, bizim korkumuzdan şiir kitabınızı basmamazlık etmeyiniz. Aksi taktirde Uğur bey ve bendeniz bunun hesabını tarihe veremeyiz ("öyle şey olmaz" demeyiniz, zira tarih bir şeylerin hesabını bu gün dahi veremeyen şahıslar ile doludur).

    Öte yandan harfler ve seslerin dizilimlerinden oluşan kelimeler ve melodiler ve bunların hiç bir kombinasyonu hiç kimse tarafından "sahiplenilemez", bu sahiplenme hiç bir formal çerçeve içerisinde anlamlı hale getirilemez. Bizim ürettiğimiz ve üretebileceğimiz her şey insanlık sayesindedir ve insanlığa aittir.

    Anlayacak olan bunu tek bir harften ibaret şiir kitabından da anlar, anlamayacak olan tüm yazarlar kuyruğa girse ardını dönüp gider.

    Şiir kitabınızı merak içerisinde bekliyorum.

    Saygı ve sevgilerimle.

    YanıtlaSil

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...