30 Eylül 2009 Çarşamba

Çıkış Kapısı - Frederik Pohl


Türkçede 1995'de Kavram Yayınları tarafından basılmış artık baskısı bulunmayan Hiçi Destanı'nın ilk kitabı olan Çıkış Kapısı klasik anlamda bilim kurgu sevenlerin çok beğenecekleri bir kitap. Aslında beş kitap olan dizinin yayın evi kapanmadan sadece ilk üçü Türkçeye çevrildiğinden son iki kitabı İngilizce okumaktan başka, şimdilik, çare yok.

Roman bir senaryo gibi yazılmış. Bir olayların geçtiği zamanı, bir kahramanın kurtulmuş, ünlü ve zengin olmuş zamanını anlatıyor yazar. Klasik roman nesnesi olmayan şiirler, afişler, ilanlar, vs onlarca kez kullanılmış.

Eğer bulabilirseniz bir çırpıda okuyacağınız, çok başarılı hardcore bir bilim kurgu romanı Çıkış Kapısı. Bu romanı beğenmeyecek olan zaten bilim kurgu sevmiyordur.

28 Eylül 2009 Pazartesi

Hayaller Şehri - Ursula K. Le Guin


LeGuin'in diğer romanlarındaki çok uzun anlatılabilecek şeyleri kısacık anlatıvermesi bu romanda yok. Türk filmlerinde dahi işlenebilecek bir konusu var. Çok uzun anlatılmış. Final yeterli değil. Ben beğenmedim.

23 Eylül 2009 Çarşamba

Kuşlar da Gitti - Yaşar Kemal


Önce Adam Yayınları daha sonra da Yapı Kredi yıllarca berbat kapaklarla okuyucuya sundular Yaşar Kemal kitaplarını. Dünyanın en önemli romancılarından birinin kitapları maalesef dünyanın en önemli şairlerinden biri olan Nazım'ın kitapları gibi en az albeniyle basıldı. Yıllarca bu işi nasıl bu kadar kötü yaptıklarına şaşmamak elde değil. Hoş kitabın arka kapağındakileri yazanların kitabı anlamamış olmalarını hesaba katarsak bu kadarına da şükür demeli belki de (arka kapakta yazan "Ancak çocuklar satamadıkları kuşları yemek zorunda kalırlar" ifadesi, romanı maç seyrederken okumuş birinin yapabileceği bir yorum bence (yazıyı daha az anlaşılır kılma riskini göze alıp yazayım bunu da: O kadarını biz de anladık diye bağırmak istiyorum)).

Kuşlar da Gitti bir kısa film gibi. Nasıl kısa film uzun filmin kısası değilse bu roman da Yaşar Kemal'in uzun romanlarından farklı bir roman. Anlatımın şiirselliği ve romanın zengin diliyle iki sayfa içinde insanı şaşırtacak kadar fazla kahramanı tanıyor oluyor insan.

Daha önce çekilmemişse biri bu romanın kısa filmini çekmeli bence.

Empati - Adam Fawer


Hikayesi kadar, onu anlatış biçimiyle ve kurgusuyla dikkat çeken bir roman Empati. Olasılıksız'dan daha az olsa da yazarın anlatılan şeylerin bilimsel temellerini anlatma çabası okumayı biraz güçleştiriyor. Hele ilk bölümlerin bölük pörçük anlatımları konuyu anlamayı, romanın içine girmeyi biraz zorlaştırıyor. İkinci bölümde romandaki garipliklerin nedenini öğreniyor ve son bölümde neler olacağını merakla bekliyoruz. Final fena değil ama insan Koku'daki gibi bir finali her zaman bulamıyor zaten.

Konu basit aslında. Daha önce defalarca işlenmiş olan; süper güçleri olan çocukların bir yere toplanıp eğitilmesi ve iyi niyetle başlayan olayların çığrından çıkması; aynen xmen ve heroes'da olduğu gibi.

Böyle hikayeleri pek sevdiğimden Empati'yi de severek, hızlıca okudum. Ne beklediğiniz belli olduktan sonra sizi hayal kırıklığına uğratmıyor.

16 Eylül 2009 Çarşamba

işte fatura


Sadece 2.01 TL'lik görüşme yapmışım ve DEVLETE İLETİLECEK ÜCRETLER 4.51TL, fatura 18.17TL.

Bu kurumun bir alternatifinin olmaması ne kadar acı.

God & Guns - Lynyrd Skynyrd


Southern rock'ın pek sevdiğim elemanlarının yeni albümü God & Guns eğer bir hard rock albümü olarak dinlenirse oldukça başarılı. Güneyli rock kısmından tamamen vazgeçmişler ya da bana öyle geldi. İlk kadrodan sadece Gary Rossington kaldığından tarzlarında da değişmemin olmasını garip karşılamamak lazım belki de.

Diğer elemanlar ise Blackfoot'tan tanıdığımız gitarist Rickey Medlocke, 22 yıldır grubun solisti olan Johnny Van Zant, Christmas Time Again albümünde bir şarkıda çalarak gruba katılan gitarist Mark Matejka, kanserden ölen Ean Evans yerine bu yıl gruba katılan bascı Robert Kearns, yine bu yıl ölen Billy Powell yerine gruba dahil olan klavyeci Peter Keys ve 10 yıldır grupta davul çalan Michael Cartellone.

Yaşadığı talihsizliklerle efsane olmuş grubun hala yoluna devam etmesi bile takdiri hakediyor bence. Şarkılar da güzel hard rock şarkıları. Benim favorilerim: Still Unbroken, Simple Life, That Ain't My America. Velhasıl güzel albüm ama başka bir grubu dinlediğiniz hissine kapılabilirsiniz.

13 Eylül 2009 Pazar

alıntılama, çoğaltma ve kopyalama üzerine

Eskiden okuduğum kitapların iç kapağındaki kısıtlamalara dikkat etmezdim. Kapağı tasarlayanı filan okurdum da şunu, bunu yapamazsınız türünden kısıtlamalara bakmazdım pek. Farklılığıyla dikkati çekmemesi mümkün olmayan harika yayınevi Altıkırkbeş'i saymazsak tabi. Altıkırkbeş kitaplarında aşağıdaki uyarı (!) yer alırdı:
Bu çevirinin tüm yayın haklarını sahiplendik. Tanıtım alıntıları dışında -makul boyutlarda-
izinsiz çoğaltılması ahlak kurallarına ve yasalara göre suç sayılmaktadır. Böyle bir harekete
kalkışmak istediğinizde önce bize sorarsanız uygar dünya adına seviniriz*

P.S.:Tüm fotokopi fanzinler yukarıdaki açıklamadan bağımsızdırlar. Onlar istedikleri ALTIKIRKBES
kitabını veya metnini çoğaltabilir, bozup yeniden yaratabilirler. Okurlarımızı yasal dergileri
değil "fotokopi fanzinleri" izlemeye çağırıyoruz. Onlar sizi Uçurumdan aşşağıya itecek güce
sahiptirler, ve uçmanın zamanı geldi. Yaşasın FOTOKOPİ, yaşasın KAOS.

Neyse konuyu dağıtmayayım.Bugün okumaya başladığım kitabın iç kapağında yazan aşağıdaki ifade bence üzerinde düşünmeye değer:
Her türlü yayım hakkı ... Yayıncılık'a aittir. Bu kitabın baskısından 5846 ve 2936 sayılı
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası Hükümleri gereğince alıntı yapılamaz, fotokopi yöntemiyle
çoğaltılamaz, resim, şekil, şema, grafik vb.ler Yayınevinin izni olmadan kopya edilemez.
Şimdi yukarıdaki uyarıyı yazan yayınevinin sahipleri, çalışanları bunun en doğal hakları olduğu konusunda eminim en ufak bir şüpheye bile sahip değillerdir. Muhtemelen kitabın ingilizce aslının telif haklarına sahip firmaya gerekli ödemeyi yapmışlar, Türkçeye çevrilmesi için bir çevirmenle anlaşmışlar, bir matbaada kitabı bastırmışlardır (ne kadar bilmediğim teferruat gerekiyorsa yapılmıştır). Bir sürü yere para ödediklerine göre, başkasının kitaplarını değil kopyalamak, içindekileri alıntılamak konusunda bile nasıl hakları olacağını düşünmüyorlardır. Bu kadar emekten bedava yararlanmak nasıl mümkün olabilir ki diyorlardır, kullanmak istiyorsan gereğini yapmalı, parayı vermelisin. Siz de mi öyle düşünüyorsunuz? Öyleyse şöyle bir zihin deneyi yapalım:

Ben bir şiir kitabı yayınlamış olayım. Kitap 1 sayfalı olsun. İçinde de 1 şiir olsun. Şiir de 1 mısra olsun. O mısrada da 1 kelime olsun. Örneğin; hayır (daha yaratıcı olabilir, daha farklı şiirler yazabilirsiniz;)). Şimdi bu kitabın kapağına yukarıdaki kopyalayamazsınız, alıntılayamazsınız kısıtlamalarını içeren ifadeleri de yazmış olayım. Daha ileri gitmeden buraya kadar olan kısma itirazlarınızı cevaplayayım:
  • Tek sayfalık kitap olur mu? 1 Kasım 2005'te yazmıştım. 3 sayfalık bir ebook (ön ve arka kapağı çıkarsanız 1 sayfa kalıyor) Amazon'da 595$'a satılıyordu. Şiir kitapları teknik kitaplardan daha radikal olma şansına sahip olduklarından bir sayfalı bir şiir kitabı elbette olabilir.
  • Tek şiirlik kitap olur mu? Herhalde başka bir sürü örneği vardır ama Memleketimden İnsan Manzaraları; tek şiirlik bir kitaptır. Biraz uzundur (yaklaşık 20000 mısra) ama tek şiir vardır koca kitapta.
  • Bu kadar kısa şiir olur mu? Şiirin uzunluğuyla ilgili bir kısıtlama yok biliyorsunuz. Çok uzun şiirler olduğu gibi oldukça kısa olanları da var. Örneğin Can Yücel'in HIYARARŞİ isimli şiiri şöyle:
    Hıyar diyorum
    Yoo, ben turşuyum diyor
    6 kelimeden olur ama 1 kelimeden olmaz diyenler şiir kitabımı almasınlar ;)
Bütün bu şartları sağlayan kitabımdan izinsiz alıntı yapamayacağınızı, kopyalayamayacağınızı düşünebiliyor musunuz?

Peki bu saçma durumu farketsem ve ticari olmayan kullanımlara izin versem, ticari kullanımlar için yine izin gerekir desem daha az mı acayip bir durum oluşur acaba?

Biraz daha ileri düşünceli olsam ve halka açık (kaynak kodu açık gibi) eserlerde kullanıma baştan izin versem ama muska gibi (kapalı kaynak kodlu gibi) kullanılmasını izne tabi tutsam nasıl olurdu? Daha mı mantıklı, daha mı anlaşılır olurdu?

Ya da ben bu kitabı yayınlayınca meren geride kalmayıp (bilirsiniz kalmaz ;)) benzer özelliklere sahip hayır olmaz şiirini içeren bir kitap yayınlasa onu benim eserimi aynen alıp üzerine ekleme yapıp yayınladığı için suçlayabilir miyim? Veyahutta uğur bu şiirimi benden izinsiz bestelese?

Peki bu saçmalığa neden olan şey ne? Şiirlerimin sayısı mı? Öyle ise bu şiiri çok sayfalı bir kitabın içinde düşünelim. Sonuçta yine eserimin bir bölümü aynen alınıp kullanılmış olmuyor mu? Şiirin tek kelimelik olması mı? Kelime sayısını artırmanın da bir çözüm olmayacağını kolaylıkla farkedeceksiniz.

Bu saçmalığa neden olanın zaten kamu malı olan şeylerin sahiplenilmeye çalışılması olduğunu düşünüyorum. Kim, nasıl kelimeleri, notaları, harfleri sahiplenebilir?

Öteki Rüzgar - Ursula K. Le Guin


İçinde pek az büyü olan bir büyücü hikayesi Öteki Rüzgar. Leguin oldukça uzun bir giriş bölümünün (neredeyse romanın %90'ı) ardından düğümün çözüldüğü küçük bir kısımla romanı tamamlamış. Yerdeniz serisi bir macera romanı olmadığından, yani LeGuin'in anlattığı şey olayın nasıl sonuçlandığı değil, nasıl gerçekleştiği oluyor. (belki varılan yer değil de yolculuğun kendisi desem daha iyi olabilirmiş.) Böyle olması; anlatımın içerikle uyumlu olması, güzel elbette ama klasik anlamda roman okumaya alışkın okuyucu için finaller yeterince tatmin edici değil. İnsan Ged'in sonunda olaya dahil olacağı ümidini sonuna kadar koruyor ama büyücüler dünyasında bile mucizeler oldukça seyrek oluyor demek ki, bu istek gerçekleşmiyor.

Ömrü yetse bile (1929 doğumlu) bu serinin altıncısını yazmaz sanırım. Roman da, anlatılan öykü de burada bitiyor.

12 Eylül 2009 Cumartesi

Rocannon'un Dünyası - Ursula K. Le Guin


Le Guin'in çoğu kitabı gibi yine kötü bir kapakla ama iyi bir çeviriyle yayınlanmış bir roman Rocannon'un Dünyası. Tuba Çele başarılı bir çeviri yapmış, bir çok bileşik yeni sözcük türetmiş.

Leguin'in 1966'da yazdığı ilk romanı olarak okunduğunda Karanlığın Sol Eli'nde ve Mülksüzler'de kullanacağı kavramların çıkış noktalarının da bulunabileceği incecik bir roman. Kırk küsur yıl önce yazılmış olmasına rağmen filmi yapılsa şimdi bile sevilerek izlenebilirmiş. Belki yapılmıştır da ben bulamamışımdır, bu da mümkün tabi.

10 Eylül 2009 Perşembe

Software Freedom Day


Software Freedom Day yaklaşıyor!

Last Look at Eden - Europe


1986'da dinlediğim Final Countdown şarkısından hatırladığım Europe'u 1991'de Prisoners in Paradise albümünden bu yana dinlememiştim. Meğer elemanlar 2004'de biraraya gelmişler. Ardından 2006'da bir albüm daha yapmışlar ve ben ancak yeni albümlerine yetişebildim.

Albüm 53 saniyelik
Prelude ile açılıyor ve ardından gelen, albüme adını veren Last Look at Eden ile çok güzel birleşmiş. Maalesef geri kalan şarkıları pek tutmadım ben. Sıkıcı şarkılar değil ama melodiler insanı yakalayan türden değil, müzikte de bir yenilik olmayınca sadece ilk iki şarkı yetermiş gerisi olmasa da olurmuş diyorum.

Tehanu - Ursula K. Le Guin


En Uzak Sahil'in üçüncü sayfasında Başbüyücü olduğunu görüp sevindiğimiz, biterken kahramanlığıyla bizi hayran bırakan Çevik Atmaca bu roman boyunca da görünmeye devam ediyor. Ana kahraman ise bu defa Tenar. Üçüncü ciltte haber almadığımız Tenar; yaşlanmış, çocukları olmuş, kocası ölmüş bir halde ama yapması gerekenleri yapan, kalbimizi kazanan eski bir dost gibi çıkıyor karşımıza.

Pek az etkisi olan basit bir büyüyü saymazsak neredeyse içinde hiç bir büyünün yapılmadığı bir büyücü romanı Tehanu. Leguin'den hiç beklenmeyen (yani benim beklemediğim) bir duygusallık içeriyor. Belki aralarındaki yaş farkından belki de Tenar'ın ve Ged'in bağımsız kişilikleri yüzünden hiç aklımdan geçmemişti Ged ile Tenar'ın ilişkisi ama o sahne nedense pek hoşuma gitti ;) Beş kitap değil onbeş kitap bile yazılabilirmiş aslında Yerdeniz'den.

Dört kitabın da sonlarının fazla naif olduğunu düşünüyorum. Tamam, LeGuin macera romanı yazmıyor ama "ejderha üzerine düştü ve kötü adam öldü" de insanı yeterince tatmin etmiyor final sahnesi olarak. Sırada üçlemenin beşinci kitabı Öteki Rüzgar var.

2 Eylül 2009 Çarşamba

Endgame - Megadeth


Merakla beklenen Megadeth albümü Endgame yıllar öncesini hatırlatan bir kalitede olmuş bence. Şarkılar çok güzel sololar içeriyor. Yeni gitarist Chris Broderick de gruba uymuş.

Baştan sona dinlenebilecek, hepsi çıtanın üzerinde şarkılardan oluşan albüm dinlendikçe daha da seviliyor.

Slayer "World Painted Blood" albümünü çıkartana kadar Endgame'i dinleyeceğiz artık.

En Uzak Sahil - Ursula K. Le Guin


Yerdeniz serisinin üçüncü ve bir dönem için son kitabı. Le Guin okuyucular gibi dayanamamış ve üçlemeyi beşleme yapmış daha sonra.

Benzer temaları işleyen romanlardan farklı olarak konuları en ince ayrıntısına kadar detaylandırmadan, en kenardaki karakterleri bile canlandırmadan okuyucuyu içine çeken, inandıran romanlar yazıyor LeGuin. Sonunda kötü adamın kim olacağı kolayca tahmin ederek okunuyor ama yine de meraklandırıyor insanı. İkinci kitaptaki Tenar sadece bir kere kıyısından görünüyor romanda ama dördüncü kitaba kadar sabredenler yine görebileceklermiş kendisini. Bakalım göreceğiz.

LeGuin diğer eserlerinde olduğu gibi sözcüklerin anlamları üzerinde çokça duruyor; denge, ölüm gibi tehlikeli kavramlar üzerine yazılmış başarılı bir roman En Uzak Sahil.

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...