9 Mayıs 2007 Çarşamba

şenliğin ardından - bölüm 2

Kaldığım yerden yazayım:

  • Üçüncü sabahtan meren'in seminerini dinledim. Daha önce okuduğum ama dinlemediğim bir seminerdi. Meren bu işleri bırakıp kendini şov işine verse yine iyi para kazanabilir bence ;)
  • Günün geri kalan zamanında Ulak6Net Görev Gücünden arkadaşlarla sohbet etme fırsatım oldu. Saat 15:15'de adından ipv6 ile ilgili olduğu anlaşılmayan panele tahminimin çok üzerinde bir katılım oldu. D salonu neredeyse tamamen doluydu. Onur kısaca görev gücü hakkında bir tanıtım yaptı, arkasından ben comu'da neler yaptığımızı, yapacağımızı anlatıp topu Hüsnü Demir'e bıraktım. Gökova'da da dinlediğim Hüsnü iyi bir hatip olduğundan zamanın geri kalanını oldukça iyi doldurdu. Panelden sonra çimlerde bir görev gücü toplantısı da yaptık, önümüzdeki hafta içinde sonuçlandırmayı planladığımız proje üzerinde konuştuk. Aslında daha da uzun sürebilirdi ama Pınar'la birlikte lkd paneline katılmak için kalkmak durumunda kaldık.



  • Panele girdiğimizde henüz yk üyeleri kendilerini tanıtmayı yeni bitirmişlerdi. Merak edenlerin izleyebilecekleri bir videosu da bulunan bu toplantıdan akşam saat 8 gibi çıktım. Konuşanların çoğunun lkd'nin yönetim süreçleriyle ilgili eleştirileri oldu. Bu konuyla ilgili düşüncelerimi ayrıntılı olarak yazmak istedeğimden buraya fazla birşey yazmayacağım ama Yağmur'un çekincesinin haklı olduğunu gördüğümü de yazmadan geçmeyeyim. Ben çıkarken salonda neredeyse kimse kalmamıştı ve gideceğim yer 50km uzaktaydı. Çıkışta selamlaştığım Çağlar ve Koray bana harika bir teklifde bulundular: aKademy. Bunun arkasından gelen akşam yemeği teklifi de çok cazip olduğundan Ankara'nın yoğun trafiğinde bir saatlik bir yolculuk sonra recep ustanın yerine ulaştık. Keyifli bir yemeğin sonrasında gecelere akan arkadaşlara eşlik etmeyip Çubuk'a geri döndüm.
  • Son gün şenlik alanına eşim ve oğlumla geldiğimden hiç bir seminere giremedim (böylece şenlikte konuşan öğrencilerimden Mete'nin de seminerini dinlememiş oldum) ama belki de en eğlenceli gün son gün oldu benim için. Uğur (oğlum) şenlik alanının altını üstüne getirdi. Daha önce geleceğini yazmış olan Yağmur Akgün'le tanışmayı çok istiyordum ama sonradan okuğuma göre gelmemiş şenliğe.
  • Şenliğin tek şenlikli yeri olan kapanış törenine oğlum ve eşimle birlikte katıldık. Şenlikte ödül almanın en iyi taraflarından biri olan "gelecek yıl ödülü verme" mevzusu bu yıl nedense sadece "en çalışkan penguen" için uygulandı. Ödül töreni sırasında "neden" diye sorduğumda hep böyle oluyor diye yanıt aldım ama geçen yıl çokça ödül almış olduğumuzdan bunun böyle olmadığını biliyordum. Tören, Ümit'in ağzındaki sakızı sahneden tükürmesi sayılmazsa, oldukça neşeli geçti diyebilirim. Adının yanında hep ilk kelimesi geçen Pınar, yine bir ilk olarak "En Çalışkan Penguen" ödülünü alan ilk bayan oldu. Üniversite Kütüphanemizde Pardus kullanmamız da üyeler tarafından "En Başarılı Özgür Yazılım Temelli Uygulama Projesi" ödülüne layık görüldü. Bu yılın ödül töreninin diğer yıllardan bir farkı da neredeyse salondaki herkese ödül verilmesiydi. Şenlik ve konferans dahil olmak üzere yıl içinde 180'e yakın seminer organize eden seminer-cg üyeleri (sadece üç kişiler) ancak salonda hatırlanırken stand-cg üyelerine ödüller, şenlikte görev alanlara belgeler verildi. Hatta neler olduğunu hatırlayamadığım birkaç özel ödül dahi verildi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da gezici seminerlere konuşmacı olarak katılanlara üzerlerinde adları yazılı birer lazer işaretçi (pointer) hediye edildi. Bu yıl sayı oldukça kalabalıktı; tam 21 kişi. Bu hatırayı almak üzere sahneye çağırılanlardan altısının benim öğrencim olması benim için ayrı bir gurur/sevinç kaynağı olurken diğer öğrencilerim için de etkili bir motivasyon oldu. Ben de kalemlerimin sayısını ikiye çıkarmış oldum. Ödül rekortmeni yine değişmedi ve Erdinç oldu. Kaç kez sahneye çıktığını saymaya yetişemedim ;) Barış Özyurt yine alternatif penguen ödüllerini dağıtmadı, seneye bunu gerçekleştirmek için bir organizasyon yapmak lazım. Kapanış töreninin en eğlenceli bölümü oydu bence.


  • Şenlikle ilgili öneri ve eleştirilerimi üçüncü bölüme bırakayım yoksa bu girdi bitmeyecek.

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

    İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...