26 Ocak 2019 Cumartesi

Kamu kurumları özgür yazılımdan ne anlıyor?

Son dönemde "yerli ve milli yazılım"dan bahsedildiğini sıkça duyuyoruz. Bu konuya bir açıklık getirmek için bir cümleyle özetlenebilecek bir yazı yazmıştım [1]: "Özgür yazılım yerli ve milli yazılımlardan bütün beklentilerimizi karşılama potansiyeline sahiptir." Evet özgür yazılımın bu potansiyeli var ama ülke olarak bunu değerlendiriyor muyuz? Bence hayır! Özgür yazılımın getirdiği dört özgürlükten [2] sırasıyla bahsedip bu iddiamı temellendirmek istiyorum.

Yazılımı istenilen amaç için, istenilen şekilde çalıştırma özgürlüğü

Bu özgürlük son kullanıcı açısından bakınca en temel olanı [3]. Peki kamunun özgür yazılıma (onlar hep açık kaynak diyorlar ama bence esas önemli konu bu değil) olan ilgisi gerçekten bazıları sahipli yazılımları kullanamıyor diye itiraz edişinden mi? Yoksa özgür yazılımların çok büyük oranda lisans bedeli verilmeden kullanılabiliyor olmasından mı? Burada kamunun sadece maliyet odaklı yaklaşımı özgür yazılımdan çok hızlı bir dönüşü beraberinde getirir. Bunu kendi ülkemizde yaşadığımız tecrübelerden de çok iyi biliyoruz. Bununla ilgili daha önce yazdıklarımı tekrar etmemek için linkini bırakıyorum [4].

Yazılım nasıl çalıştığını anlama ve onu istediği gibi değiştirme özgürlüğü

Kamu bu özgürlüğü neredeyse hiç kullanmıyor. Tamam özgür yazılımların kaynak kodları açık ve kamu onu değiştirebilir durumda ama bunu yapmıyor. Nereden biliyoruz yapmadığını? Özgür yazılımların geliştirme süreçleri tamamen açık olduğu için istediğiniz özgür yazılıma bakın geliştiricileri arasında kaç tane .tr uzantılı eposta adresi var. Üşenmeyen isimlere tek tek de bakabilir. Sizi yormamak için söyleyeyim çok büyük oranda hiç yok. Oysa Pardus temel olarak Debian üzerine inşa edilmiş bir dağıtım, bir tane bile Debian geliştiricisi istihdam etmesi gerekmez mi? Dağıtımla birlikte dağıtılan ofis paketi LibreOffice, bir tane olsun LibreOffice geliştiricisi çalıştırması gerekmiyor mu? Ankara'da postgresql konferansı düzenlendiğinde akın akın koşan TÜBİTAK birimlerinde bir tane olsun, ilaç niyetine postgresql geliştiricisi bulunmamasında bir gariplik yok mu?

Peki TÜBİTAK kendisi geliştirici çalıştırmıyor ama Debian vakfının, Belge vakfının, Postgresql vakfının destekçisi mi? Bunun da cevabı hayır. Böyle yazınca sadece TÜBİTAK hakkında yazıyorum gibi anlaşılmasın isterim. Her yerde adı geçen Havelsan, Aselsan ya da herhangi bir kamu kurumu için de durum aynı.

Bütün özgür yazılım kullanan kurumlar onun gelişimine katkıda bulunsun demiyorum ama hiçbirinin katkıda bulunmaması olacak şey değil. Bu özgürlüğü hiç değerlendirmediğimiz için buradan edineceğimiz bilgi birikimi diye bir şeyden bahsedemiyoruz. Ülkemiz insanının "ben de yapabilirim" hissine zerre katkısı olmuyor özgür yazılım kullanımının. Bu büyük bir kayıptır.

Yazılımın kopyalarını yeniden dağıtabilme özgürlüğü

Bu özgürlüğü kullanıyoruz ve kurumlar lisans ücreti ödemiyor ama yazılımı yapılandırmak ve özelliştirmek ayrıca bir emek istiyor. Yazılımın kendisine para vermemiş kurumlar bakımı ve ayakta tutulması için ücret ödemek istemiyor genellikle. Microsoft'a, Oracle'a her yıl düzenli ödenen bakım ücretlerini yerli firmalara verip sorunlarını çözdürmekte çok isteksiz kamu kurumları.

Yazılımın değiştirilmiş hallerini yeniden dağıtılabilme özgürlüğü

Kamu kullandığı özgür yazılımları geliştirmeye çalışmadığı için elinde değiştirilmiş bir hali de olmuyor ve bunu dağıtamıyor. Eğer bir özgür yazılımı kendi ihtiyaçları için kaynak kodunda bir değişiklik yaparak kullanıyorsa bile bunu özgür yazılım topluluğu ile paylaşmadığından bu özgürlük tamamen işlevsiz bir hale geliyor.

Açık kaynak yazılımlarla kendi problemlerini çözen kamu kurumları kendi yazılımlarının kaynak kodlarını açıp başka kurumların kullanımına da sunmuyor. Neredeyse aynı problemleri çözmek için her kurum kendi açık kaynak (!) çözümünü kendi geliştiriyor.

Bütün bunlara rağmen özgür yazılım kullanımı ülke için bir avantajdır ama sürdürülebilir bir durum değildir. Yazılım tekelleri ile fiyat konusunda mücadele etmek mümkün değildir. Yukarıda bahsettiğim [4] numaralı yazıdaki acı tecrübelerimizi unutmamalıyız. Özgür yazılım sadece bedava yazılım değildir, onu böyle anlayanlar Microsoft ve Oracle "sizden para almayalım" dediklerinde ilk geri dönenler olacaktır.

Özgür yazılım kendi başına bir amaç değil, daha iyi bir dünya için bir araç. Biz ülke olarak sadece tüketen bir ülke olmayı hedeflemiyorsak bu yolda bize yardımcı olabilecek bir araç. Üreten bir ülke olabilmenin de ilk şartı yüzümüzü üretime çevirmek olmalı.

Maalesef yanlış yoldayız!

[1] https://www.nyucel.com/2017/03/yerli-yazlm-milli-yazlm.html
[2] http://www.gnu.org/philosophy/free-sw.en.html
[3] https://www.nyucel.com/2017/03/son-kullanc-icin-ozgur-yazlm-neden.html
[4] https://www.nyucel.com/2012/07/bedava-m-ozgur-mu.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...